Birleşmiş Milletler teşkilatının işlevsizliğini söylüyoruz ya; doğrusu sorun çözmesine izin verilmiyor. Çözüm üretmesine ihtiyaç duyulan en önemli organ BM Güvenlik Konseyidir. Burada ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin konseyin daimî üyesidir. Bu devletlerin alınan kararları veto etme hakkı vardır. Birinin vetosu kararı hükümsüz kılar. Teşkilatın kurulduğu 24 Ekim 1945 tarihinde ne hikmetse Fransa’da kendine yer bulmuş konseyin daimî üyesi olmuştur. Bu yer bulma, birinci dünya savaşı yıllarındaki gücünden gelmiş olmalı. Çünkü 2. Dünya savaşında Hitler silindir gibi ezmiş geçmişti.
Bugün bakınca; İngiltere ve Fransa eski güçlerinde değiller amma dünya siyasetine oylarıyla yön veriyorlar. CB Erdoğan’ın bizzat BM genel kurulunda motto haline gelen “Dünya beşten büyüktür” sözü bu haksızlığı dile getirmektedir. Güncel olarak dünya nüfusu 8 milyar 235 bin. Müslümanlar ise 2 milyarı aşkın nüfusa ulaşmıştır. Yani her dört kişiden biri Müslümandır. Güvenlik konseyinin 5 daimî üyeleri içinde halkının çoğunluğu Müslüman olan bir ülke yoktur.
Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" sözü Putin'e soruldu. "Erdoğan'a katılmıyorum bu bir medeniyet krizi" dedi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrovaynı soruya " Erdoğan ile aynı fikirdeyim" cevabını vermişti. Putin bir başka konuşmasındaise BM Genel Kurul yapısının değiştirilmesi gerektiğinin altını çizdi ve "BM Güvenlik Konseyi'nin yapısının küresel çeşitliliği yansıtacak şekilde değiştirilmesini değerlendirmek gerekir." Diyerek adaletsizliği itiraf etmek zorunda kaldı.
Siyonist İsrail ABD kanatları altında Müslümanlara soykırım yapıyor. İsrail aleyhine alınan bütün kararları ABD veto ediyor. Aynı şekilde Bosna’da da Sırplar Müslüman Boşnaklara soykırımyaptılar. Soykırım için alınan kararı bu sefer Rusya veto etmişti.
Veto hakkını eline geçiren bu beş ülke bu hakkından kendi isteği ile vaz geçer mi?
Dikkat ediniz Filistin’de Müslümanlar, Bosna’da Müslümanlar soykırıma uğramıştır.
Her ikisinde de küresel anaç domuzlarABD ve Rusya soykırım kararını veto etmiştir.
Bosna savaşının sonlarına doğru Boşnaklar, Sırpların işini bitirmek üzereydi. Sırp siviller bile evini barkını bırakıp can havliyle Sırbistan’a kaçmaya başlamıştı. ABD başkanı Bill Clinton Alija İzzetbegoviç’i arayıp saldırıları durdurun yoksa NATO olarak sizi bombalayacağız diye tehdit etmiştir. Hatta cephedeki komutanlar İzzetbegoviç’e durmayalım diye ağlayarak yalvarmışlar ama NATO’ya karşı koyacak güçleri yoktu.
Yugoslavya dağıldıktan sonra Bosna’da ortaklığı olan etnik yapıların ayrıca Hırvatistan ve Sırbistan olarak devletleri vardır amma Boşnakların kendilerine ait bir devleti yoktur. Bosna Hersek’in yüzde 51’i Boşnak ve Hırvatlara, yüzde 49’u ise Sırp’lara bırakılmıştır. ABD’nin inşa ettiği Dayton anlaşmasına göre yönetim (Boşnak, Sırp ve Hırvat) olarak dönerli bir şekilde üstleniliyor. Karmakarışık bir sistem inşa ettiler. Söylediklerim bizzat yerinde inceleme ile elde ettiğim bilgilerdir. 2008 yılında Köksal Toptan’ın TBMM başkanı olduğu dönemde yapılan ziyarette dostluk grubunu 2.başkan olarak temsil etmiştim. Bosna’da Boşnak Sırp ve HırvatCumhurbaşkanları Konsey üyesi olarak seçilir ve 8 aylık dönemler halinde dönerli olarak görev yaparlar.
Dünyanın gözü önünde Filistin’de ve Bosna’da soykırıma uğrayanlar Müslümanlar, buna karşın devleti olmayanlar yine Müslümanlardır. İşin garibi Körfezde oturduğu yerde petrol zengini olanlar yine Müslümanlar. O zenginliği ABD ve batılı haydutlara
Peşkeş çeken de Müslümanlardır. (Ali İmran Suresi 19) Şüphesiz Allah katında din
İslâm’dır.Buyuruluyor. Burada şüphe ve kusur olmadığına göre kusur bizlerdedir.
Suudi Arabistan, İsrail ile normalleşme için bağımsız Filistin devletinin kurulmasını istemiş. Oysa yapabileceği, baskı kurabileceği o kadar çok konu var ki. İstese ABD’yi sıkıştırabilir. Hava sahasını kapatarak, ticaret yollarını keserek İsrail’e dünyayı dar edebilir. Bu yaptığı terlemeden üstelik Nazilere rahmet okutan İsrail’den medet ummaktır. Netanyahu da ukala bir tavırla Suudilerin bu teklifine “Filistin devleti istiyorlarsa Suudi Arabistan’da kurabilirler. Suudi Arabistan geniş topraklara sahip”diyerek dalgasını geçmiştir.
İkinci dünya savaşı sonrası soykırımdan kurtulmuş Yahudiler, Fransa’dan kalkan Theodor Herzl isimli gemi ile (sayıları 4 bin 500’ü bulan Yahudi kafilesi) Filistin topraklarına geliyor. Geminin Filistin kıyılarına vardığında çekilen fotoğrafında bir pankart vardır ve üzerinde şunlar yazıyordu:“Almanlar ailelerimizi yok etti, siz umutlarımızı yok etmeyin.”
Heyhat! bugün Siyonist İsrail, önce İngiliz sonra da ABD korumasında Filistinlilerin topraklarını gasp etmiş hem ailelerini hem de umutlarını yok ediyor. Amaçları açıktır Filistin topraklarında bir tane bile Müslüman bırakmamak. Zaten bir asırdır adım adım o toprakları gasp ediyorlar. Yerleşimci adı altında toprak çalıyorlar.
Haziran ayında Kuduz Köpek başlıklı bir yazı yazmış orada belirtmiştim. O yazının ilk paragrafını buraya alarak hafıza tazeleyelim.
Oscar ödüllü ABD’li aktör Robert De Niro:“Kuduz bir köpek tarafından ısırıldığınız zaman kimi suçlarsınız? Köpeği mi, sahibini mi? Kuşkusuz sahibini. Bu yüzden bütün suç Amerika’nın. İsrail gibi bir ülkeyi desteklediği için”Bu söz doğrudur ama eksiktir. Şu ilave yapılmalıdır:ABD başkanları da İsrail’in kuduz köpeğidir.
Savaşları bitireceğim diyerek seçilen Trump, Gazze’yi devir almak gibi şaşırtan küstahça teklifler yapıyor. Bu arada ilmek ilmek planını uyguluyor. Siz bakmayın Beyaz Saray Netenyahu’dan rahatsız lakırdılarına. Tamamı tiyatrodur. ABD, İsrail’e sadece “niçin geç kaldın, niçin hala Gazze katliamını bitiremedin” diye kızar. Savaş suçları, insan hakları ihlalleri gibi konular umurlarında olmaz.
Mesela: Önceki uyuntu Başkan Biden İsrail’e destek için gidiyor. 141 yıldır hizmet veren El-Ehli Babdist hastanesini İsrail bombalamış ve 500 kişi ölmüştü. Mendebur Biden bakın ne demişti "Görünen kadarıyla hastaneye yapılan saldırıyı diğer taraf düzenledi, siz (İsrail) değil.” Bunların tamamı 24 ayar şerefsizdir. Ben şerefsiz yazabildim. Okuyucu olarak sizler şerefsiz yerine başka kelimeler koyabilirsiniz.
Hala kendilerini masum Hamas’ı terörist gösteriyorlar. Medya gücü dünyayı etkileyen en büyük silahtır. "Holokost'tan bu kadar söz edilmesinin sebebi Yahudilerin medyaya hâkim olmasıdır”(Amerikalı film yönetmeni ve senaryo yazarıOliver Stone)
Gazze’de insanlar açlığa mahkûm edilmişler. İnsanlar bebekler çocuklar açlıktan ölüyor. Böyle bir vahşet görülmemiştir. Bu zulmü yapanları Araf suresi 179. Ayette “Belhum adall” (hayvandan aşağı) ifadesi ile açıklayabiliriz. Trump’un bu olanlardan habersiz olması mümkün mü?Kesin olan şudur. Siyonist İsrail ABD’nin 51. Eyaletidir.
Siyonistlerin dünyayı kandırdıkları yüksek bütçeli Holokost filmlerinin birinde, yere dökülen yemeğin üzerine atlayıp yalayarak yemeye çalışan aç bir Yahudi’yi seyreden herkes acımış ve ağlamıştır. Bugün Filistin’de insanlar o filmin gerçeğini yaşıyorlar.
Şu hoyratlığa bakınız; Filistinlilerin Gazze’den sürgün edilmesinin destekçilerinden İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz uluslararası adaba edebe aykırı beyanatlar veriyor.Son dönemde “İsrail’i suçlayan İspanya, İrlanda, Norveçve diğerleri, Gazzelileri kendi topraklarına alsın.” Diyor.
Bosna söz konusu olunca o bölgeyi fethettiği için, bize fatih Sultan Mehmet lazım.
Filistin söz konusu olunca; bize Selahaddin-i Eyyubi lazım demekle bu kahramanlar gelmiyor. Herkes Selahaddin, Herkes Fatih olacak. Kimseye Don Kişot gibi yel değirmenlerine saldırın denemez ama bugün boykota katılmak Siyonistlere karşı bir duruştur hatta haksızlığa sıkılan bir kurşundur. Siyonistler bizim boykot ettiğimiz malların filmlerini yapmışlar. Önce ürünü gösteriyor sonrada ürün silaha dönüşüyor. Kısaca bu malları alın biz bu ürünler sayesinde Filistinli kadınları çocukları öldürüyoruz hesabındalar.
Niçin sadece kadın ve çocuk diyorum? Siyonistler; Filistinli kadın çocuk doğuracak, doğan her çocuk bize düşman olacak. Bunun için kadın ve çocukları öldürmek gerekir inancını taşıyorlar. Hatta bu canavarlığa meşru müdafaa diyorlar. Tıpkı Firavun’un kendisini tahtından edecek korkusuyla doğan erkek çocukları öldürtmesi gibi. Rivayete göre Firavun 980.000 masum çocuk katletmiştir.Biz hakkıyla inanalım deniz yarılır inananlar geçer Firavunlar boğulur.
