Anadolu’da bir söz vardır. Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş. Haydut İsrail, katil İsrail diyoruz ya. Aslında haydut ABD, katil ABD dememiz lazım. Niçin mi? Amerika ile bugün başa çıkacak ülke yok gibi. ABD’ye güç yetmeyince; semerini (İsrail’i) dövmeye çalışıyor haydut İsrail diyoruz. Hatta semeri dövemiyor sadece İsrail’e küfrediyoruz.
O zaman bu sözü şöyle güncellemek gerek. Eşeğini dövemeyen semerine sövermiş.
İsrail’in Population Today (Ülke nüfuslarının gerçek zamanlı yayımlandığı site) verilerine göre 20 Temmuz 2025 tarihi itibariyle nüfusu 9 milyon 523 bin kişidir. Bu nüfusun yaklaşık yüzde 74’ü Yahudi’dir. Kalan yüzde 26 Yahudi olmayan Araplar ve diğer dinlere mensup insanlardan oluşmaktadır.
İsrail’de Yahudilere askerlik yapmak; erkeklerde 36 ay kadınlarda 24 ay mecburidir. Bu sürenin 4 ay uzatılması kararı alınıyor. Sınır komşuları içinde İsrail’den nüfusu daha az tek ülke Lübnan’dır.
Jewish Populations (Yahudi Nüfus) verilerine göre 2023 yılında ABD’de bulunan Yahudi nüfus İsrail’de bulunan Yahudi nüfustan 33.600 kişi fazladır.
ABD’de başkanlık koltuğuna kim gelirse gelsin dış politikası değişmez. Aynı zamanda Siyonist İsrail için çalışan insanlar ülkenin her hücresine nüfuz etmiştir. Başkanlar ABD bürokrasisinin çizdiği alan dışına çıkamaz. Çıkan olursa ya siyaseten öldürülür ya da fiilen katledilir. Bugüne kadar görev yapan 45 başkandan 4’ü öldürülmüş, 5 başkan kurtulmuştur. Kurtulanlardan biri de kulağından vurulan (kulağı çekilen) Trump’tır.
Rus lider Putin bir konuşmasında şunları söylemiştir. Barrack Obama Guantanamo üssünü kapatma sözü vermişti. Bunda samimi idi. ABD bürokrasisinden birkaç siyah elbiseli kravatlı kişi kendisini ziyaret etti ve bu üssü kapatamadı. Bu taahhüdü biz vermiş olsaydık ve yerine getiremeseydik bizi dünya topa tutardı.
ABD’li eski yargıç A. Napolitano, Trump ile arasında geçen bir konuşmayı nakletmiş. (Bu konuşma Trump’un ilk seçildiği dönemde olmuştur) Napolitano, Trump'a: "Halka ve bana söz vermiştiniz. Kennedy suikastı dosyalarını açıklayacaktınız” Trump'ın cevabı: "Eğer bana gösterdiklerini sana gösterselerdi, sen de açıklamazdın" Napolitano "Onlar kim? Size ne gösterildi?" Trump: "bir gün telefon görüşmesini
15 kişi dinliyor olmadığında sana söyleyeceğim" ABD böyle yönetilen bir ülkedir.
Bilmeyenler için Guantanamo Kampı hakkında kısa bir bilgi verelim. 2002 yılından itibaren askerî hapishane olarak kullanılmakta olan, Küba'daki Guantanamo körfezi askerî üssünün bir bölümüne verilen isimdir. Burada, başta Afganistan olmak üzere çeşitli ülkelerde ele geçirilen, El-Kaide ve Taliban ile ilgisi olduğundan şüphelenilen kişiler tutulmaktadır. İnsan hakları örgütlerinin protestolarına neden olmuştur. Burada tutukluların işkence gördüğü ve kötü şart ve uygulamalara maruz kaldığı biliniyor. Guantanamo'da tutulanlar, ne savaş suçlusu ne de adi suçlu olarak tanımlanmıştır ABD toprağı olmadığı için ABD mahkemelerine başvuramadıkları gibi ABD yasal sisteminden herhangi bir gözden geçirme de talep edememektedirler. ABD’nin ben yaptım oldu mantığı ile değişik ülkelerden topladığı insanlara işkence yaptığı bir üs olarak biliniyor. Bu kişilerin El-Kaide veya Taliban’la bağlantılı olma ihtimali sadece kamuflajdır, uydurma bir gerekçedir. ABD; amiyane deyimiyle kimi kafasına taktıysa alıp oraya götürüp işkence yapıyor. Bazı işkence çeşitleri şunlardır.
Boğulma hissi yaratma: Mahkûmun yüzüne su dökülerek boğulma hissi yaşatılıyor. Uzun süreli izolasyon: Mahkumlar uzun süreler tek başına hücrelerde tutuluyor.
Fiziksel ve psikolojik baskı: Uyku yoksunluğu, yüksek sesle müzik, aşırı sıcak veya soğuk gibi yöntemler kullanılıyor.
İnançlara yönelik işkence: Müslüman mahkumlara Kur’an’a saygısızlık gibi dini hassasiyetleri hedef alan uygulamalar yapıldığı iddia edilmiştir.
2025 itibarıyla, ABD Başkanı Donald Trump’ın suçlu göçmenleri Guantanamo’ya gönderme planı gündeme geldi ve tüm dünyada büyük tepki çekti. Bu hukuksuz tutuklu zindanı üssün kapasitesinin 30 bin kişiye çıkarılması çalışmaları var.
İşkence şakaya alınamaz, hafif görülemez. Bizde de 28 Şubat döneminde Milletvekili Hasan Mezarcı içeriye alındı, çıkınca işkence sonucu ben İsa’yım demeye başladı. Kendisine sorulduğunda işkence iddialarını ret ediyor. Rab kendisine Mesih olduğunu bildirdiğini söylüyor. Mezarcı Hafızlık yapmıştır. İlahiyat okurken medrese usulü ilim tahsili de yapmış zeki bir insandı. O hale geldi ki; Abdullah Gül’e (CB olduğu dönemde) Başbakan Erdoğan’a, Fener Rum Patriğine mektup yazıp kendisine inanmalarını tebliğ etmiştir. Şevki Yılmaz bir konuşmasında: Eğer yurt dışına çıkmayıp yakalansaydım bende karşınızda işkence sonucu Hz. Musa olarak çıkabilirdim diye ironi yapmıştır.
BM Cenevre ofisinin girişindeki duvarda Sadi Şirazi'nin şu Farsça beyitleri yer alır. Beni âdem aza-yı yek-digerend, ki der-âferineş zi-yek gevherend çü uzvi be-derd âvered ruzigar, diger uzuvhâ ra nemaned karar to ki ez mihneti digeran bi ğami, ne şayed ki named nehend ademi Farsça beyitlerin Türkçesi Ademoğulları aynı vücudun uzuvlarıdırlar zira aynı cevherden yaratılmışlardır.
Felek bir uzva elem getirirse, öbürlerinin huzuru kalmaz. Ey başkalarının acısıyla kaygılanmayan kişi, sana insan demek yakışmaz!
Birleşmiş Milletler bir ABD projesi olarak ikinci dünya savaşından sonra kurulmuştur. Kurulurken de haksızlık üzerine bina edilmiştir. Güvenlik konseyinin 5 Daimî üyesinden biri karara muhalif kalırsa BM’nin eli kolu bağlanıyor. ABD her seferinde Siyonist İsrail ile ilgili kararları veto ettiği için karar alınamıyor, yaptırım yapılamıyor. Diyelim ki; yapı değişti ve çoğunluk kararı yeterli olsun. Bu seferde kararı uygulamak bilek gücü ister.
Joseph Stalin’in bir sözü var “The only real power comes out of a long rifle.”
“Politik güç bir silahın namlusundan gelir.”
Gazze’de yaşanan soykırımla ilgili Uluslararası Ceza Mahkemesi Netenyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant için yakalama kararı çıkardı. Trump, İsrail’e yönelik tutuklama emirlerinin “tehlikeli bir emsal” oluşturduğunu savunarak mahkeme yetkililerinin mal varlıklarını dondurmayı ve ülkeye girişlerini yasaklama kararı aldı. Ama aynı mahkeme Hamas yetkilileri ve Rus lider Putin hakkında da tutuklama kararı almıştı. ABD için hak hukuk adalet diye bir ilke yoktur. Varsa yoksa kendi çıkarı vardır. Ayrıca yaptırım uygulayarak Trump semerine sahip çıkıyor.
Batı toplumu dolayısıyla liderlikleri dürüst değil ahlaksızdırlar. Bizzat kendi içlerinden Napolyon Ahlakın olmadığı yerde kanun bir şey yapamaz. Demiştir.
Uluslararası hukuk, insan hakları, savaş hukuku gibi içi boşalmış kavramları artık boş yere kullanıyoruz. BM Güvenlik Konseyi hangi savaşı durdurmuştur. BM nerede insani
sorunlara çözüm buldu? Ukrayna-Rusya savaşında ne yapabildi? Yaşanan iç çatışma, insan hakları ihlalleri, insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı yaralı parmağa merhem olabildi mi? Eskiden NATO ve Warşova Paktı bir denge idi. Azda olsa bir nebze iş görüyordu. ABD’nin sayesinde dünyada bütün sistemler çökmüştür. BM’nin çatışma ve savaş bölgelerine yardım götürmesine merhum Erbakan Hoca: Ölüm kaçınılmaz, ölecekler ama aç ölmesinler diye BM yardım götürür derdi ki çok doğrudur.
Bölgemizde İslam ülkelerinin baş belası İsrail’den önce Amerika’dır. Amerika olmazsa, İsrail bu topraklarda, bu saldırgan tutumuyla asla tutunamaz! Koruyucu olarak ABD uçak gemisi körfezde, her türlü silah bomba ABD’den, F-35 uçakları ABD’den yetmedi ağır bombardıman uçakları ile saldırıya katılmak ABD’den olmasına rağmen biz İsrail’e küfredip ABD’den İsrail’i durdurmasını bekliyoruz. Bu durum halkı Müslüman ülkelerin en büyük eksikliğidir. Trump geliyor petrol zengini ülkeleri söğüşleyip gidiyor. Bu ülke liderlerinin İsrail zulmüne karşı hiçbirinin sesi çıkıyor mu? 57 üyeli İslam ülkeleri iş birliği teşkilatı BM’den sonra en büyük teşkilat. Türkiye yaptırım uygulanması istiyor, kelli felli Arap ülkeleri korkudan karara katılmıyor. ABD’ye trilyon dolar haraç veren bu ülkeler Hamas’a Filistin’e karşı çok cimriler. ABD’den silah alıyorlar ama korkak olduklarından o silahları kullanamazlar.
Hz. Ebubekir ne güzel özetlemiş: Mal cimride, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa düzen bozuktur. Hulasa-i kelam dünyanın çivisi çıkmış, düzeni bozuktur.
