Zeynep DURAK

Tarih: 18.06.2025 13:53

Alevilik: Anadolu’nun Mezhebi Değil, Safevî'ninPropagandası

Facebook Twitter Linked-in

Bugün Türkiye'nin kimlik meselelerine dair yaşadığı çıkmazların önemli bir kısmı, tarihî gerçeklerin ya çarpıtılmasından ya da üzerinin örtülmesinden kaynaklanmaktadır. Bu örtülen gerçeklerden biri de şudur: Alevilik, Anadolu’nun öz inancı değil; Safevîler’inOsmanlı’ya karşı içeriden yürüttüğü bir ayrıştırma politikasının ürünüdür.

Safevî Yayılmacılığı ve “Mezhep” Kılıfı

16. yüzyılda İran'da iktidarı ele geçiren Safevîler, Anadolu'daki Türkmen boylarını Şii inancına çekmek amacıyla yoğun bir propaganda faaliyeti yürütmeye başladılar. Bu faaliyetlerin merkezinde, halifeliği tanımayan, merkezi otoriteyi reddeden, farklı bir “inanç” biçimi dayatan bir zihniyet vardı. İşte bu yapının halk arasında yayılması, daha sonra “Alevilik” olarak adlandırılan kimliğin altyapısını oluşturdu.

Yani Alevilik, yüzyıllardır var olan Anadolu’nun inanç kodlarının bir devamı değil; Safevîlerin ideolojik mühendisliğinin sonucu olarak Osmanlı'ya karşı örgütlenen bir inşadır.

Fermanlar Konuşuyor: Osmanlı Arşivlerinde Ne Yazıyor?

Yalnızca sözle değil, belgelerle de bu gerçeği konuşmalıyız. Osmanlı arşivlerinde yer alan birçok belge, Safevî propagandasının ne denli ciddi bir tehdit olarak algılandığını açıkça göstermektedir.

 Yavuz Sultan Selim’in 1514 tarihli fermanı, Anadolu’daki Safevî etkisinin kırılması için açık talimat verir:

> “İran’dan gelen halifeler, şeyhler ve müritleri, fitne ve fesat yaymakta, halkı mezhebi sapkınlığa ve devlete başkaldırmaya yönlendirmektedir. Bunlar tespit edilip derhal cezalandırılacaktır.”

 

 Bu fermanla birlikte, özellikle Doğu ve Orta Anadolu’da “Şahkulu” ve benzeri liderler etrafında toplanan gruplar devletin birliğine tehdit olarak görülmüş, bu gruplar sadece inanç farklılığı değil siyasi isyan potansiyeli nedeniyle bastırılmıştır.

 Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1530’lar) yazılan başka bir ferman ise meseleyi daha da netleştirir:

> “Bazı vilayetlerde, Şah-ı İran’ın tesiriyle halk arasında isyana teşvik vaki olmakta, cem halindeki toplantılar ile gizli telkinler yapılmaktadır. Bu yolda olanların derhal yakalanması ve kadı huzurunda sorgulanarak merkeze gönderilmesi gerekmektedir.”

 

 Celâlî İsyanları: Mezhep Maskesi Altında Kaos

Safevî propagandasıyla ideolojik olarak zehirlenen bazı Türkmen boylarının Osmanlı merkezine başkaldırısı, Celâlî İsyanları adıyla tarih kitaplarına geçmiştir. Bu isyanlar, zannedildiği gibi sadece ekonomik sebeplerle değil, Safevî etkisindeki mezhepçi söylemlerle de alevlenmiştir. Anadolu’daki birçok isyanın temelinde, devlet otoritesini tanımayan bir zihniyetin kökleştiği görülür.

 

 Bu isyanlar yalnızca geçici bir tehdit değil, Osmanlı'nın çözülmesine giden yolu açan kronik iç huzursuzluğun tetikleyicilerindendir. Ve evet, bu ayrışmanın ideolojik taşıyıcısı Alevilik kisvesi altına gizlenmiş Safevî nüfuzudur.

Bu oyun yüzyıllar önce başladı. Ama artık bu millet, bu tuzağa düşecek kadar saf değil.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —