Mehmet Davut ÖZÜLKER


CUMHURBAŞKANI TURGUT ÖZAL’IN ARDINDAN…

BAŞBAKAN OLACAĞINI 6 AY ÖNCE SÖYLEDİK!


POLİ-KRİTİK

*** 1980 Askeri darbenin ardından ilk sivil kimliği ile siyasete soyunan Turgut Özal’a özellikle askeri erkan pek fazla teveccüh etmiyordu. Sebebi ise 1983 seçimlerine girecek iki parti kurulmuş başlarına ise generallikten emekli iki paşa getirilmişti.

*** Gazetecilik mesleğimin ilk yıllarında Merhum Özal ile siyasi arenada daha yerini almadan siyaset üzerine ilk röportaj yapan gazeteci unvanını almıştım. Şişli’de kiraladığı bir ofiste seçimlerden altı ay önce görüşmüş ve “Başbakan röportajı” diye tarihe not düşmüştüm.

Muhabirliğimizin hızlı dönemleri…

Eski unutulmaz adı ile Bab-ı Ali şimdilerde Cağaloğlu denilen ve birçok gazetenin yayın hayatını sürdürdüğü semt…

Eh gençlik de olunca haber edinme uğruna cansiperane Türkiye Gazetesi’nde mücadele ettiğimiz mazide kalan o huzur dolu yıllar…

Gazetelerin yanı sıra çok sayıda yayınevlerinin de bulunduğu Cağaloğlu’nun Çatalçeşme sokağının köşesinde yer alan haber merkezinde üç-beş muhabir ve bir foto muhabiri, sayfa sekreterleri, yanı başında ise yazı işleri müdürlüğü, bir alt katında ise teknik servisi bulunan bir binada neşe içerisinde çalıştığımız dönemler...

Günümüzde devasa plazalara inat iki üç katlı binalarda hemen herkesin birbiri ile kaynaştığı, selamlaştığı, yazar, çizer, amir, müdür hatta gazete sahiplerinin bütünleştiği o mütevazı mekanların ne denli muhteşem olduğunu, gökdelenlere terfi edince daha net anlıyor insan…

Meğer neleri kaybetmişiz de bir haberci olarak gerçeklerden hiç haberimiz olmamış. Düşünün ki, yaşayan tarih yanı başınızda. Kim kimi tanıyor ve seviyorsa gazetelerin meşhur kalemlerin çoğu Bâb-ı Âli’de. Hemen her hafta bir köşe başında veya Cuma Namazında karşılaştığımız simalardan merhum Kadir Mısıroğlu, Mehmet Şevket Eygi’yi unutmam mümkün değil. 

O dönemin renkli kalemleri bırakın hava basmayı tevazu ile size yaklaşır bir ihtiyacımızın olup olmadığını sorar bir anlamda bizim gibi çiçeği burnunda gazetecilere adeta ağabeylik yaparlardı. İsimlerini sıralamada zorlanacağım onlarca yazar, mütefekkir, karikatürist ile sohbet etmek mümkündü. Hasılı, İstanbul kazan biz kepçe ne nerede haber var bizler orada. Polis-adliye, siyaset, spor, ekonomi, sosyal haberler ile koşuşturduğumuz yıllar. Daha da önemlisi 5 G, internet, cep telefonu, görüntülü görüşme, canlı yayın ve sosyal medya gibi unsurların bırakın varlığını, hayalimizde dahi olmadığı o huzur dolu yıllar…

YASAKLI SİYASİLER SUS PUS OLMUŞTU!

Yürekleri dağlayan, ocakları söndüren 12 Eylül Askeri İhtilalinin ardından kısmen de olsa demokrasiye geçiş sürecine girilmişti. Siyasi arenaya baktığımızda ise 12 Eylül’ün mimarlarından Orgeneral Kenan Evren Cumhurbaşkanı, Oramiral Bülent Ulusu ise Başbakan. 

Sene 1983. Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal, gittiği ABD’den İstanbul’a dönmüş  aktif siyasete girip girmeme konusunda nabız yokladığı günler...

Siyasi yapıda durum malum…

Örf-i idare devam ediyor. 1980’de partilerin kapılarına kilit takılmış, parti başkanları ise siyasi yasaklı.

İşin bir diğer yönü ise meydan meydan dolaşıp, milletle kucaklaşan, dertleşen, ahalinin ana problemlerini ezbere bilen siyasilerin ağızlarından ülke yönetimine ilişkin tek kelime çıkmıyor, bizim bazı yazar takımı ise tüm bunlardan mutlu görünüp hükümetin icraatlarını yere göğe sığdıramıyor, çılgınca alkışlıyor!.. 

Demokrasiye geçiş sürecinin ilk sinyalleri ülke gündeminin birinci maddesi halini alırken, kimse ekonomiyi ciddiye almıyor ve halinden memnunmuş gibi görünüyor…

Kimler hatırlar bilemem amma dönemin siyasi arenasında, Emekli Orgeneral Turgut Sunalp’ın Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) ile İsmet İnönü’nün Başbakanlığı döneminde Başbakanlık Müsteşarlığı yapan Necdet Calp' in  Halkçı Parti (HP)’si yeni kurulmuş ve yurt sathında teşkilatlandırmalarını hızla sürdürüyor. 

Siyasette köşe taşlar belirlenmiş iki partili bir yapı ile Türkiye seçimlere götürülme hazırlığında.

Turgut Özal ise böyle bir dönemde dört eğiliminden müteşekkil bir parti kurmayı daha da ötesi iktidara gelmenin planlarını yapıyor…

Merhum Özal, Şişli - Sadıklar apartmanı diye bilinen mekanda bu düşünceler içerisinde kolları sıvamak üzere… 

O tarihte her ne hikmetse bazı gazeteler Özal’ın ABD’den ülkemize gelişine geniş yer vermiş, Başbakanlık Müsteşarlığı dönemlerini sıklıkla gündeme taşıyor.

Bilindiği üzere Bab-ı ali denince akan sular durur...

Osmanlı Devleti’nin son yıllarında Topkapı Sarayı’nın hemen yanı başında hayat bulun gazeteler, mecmualar (Dergi) İstanbul’un merkezi yerinde inşa edilmiş. Bugünkü adı ile medya payitahtta konuşlanmış…

Gazeteler henüz İstanbul’un çeşitli semtlerine daha yayılmamış fakat yeni yeni gelişmekte olan Yenibosna, Topkapı, Bağcılar gibi semtlerde yer analizi yapılıyor. Hatta birkaç gazete, sonraki yıllarda büro adını verdiğimiz haber merkezlerini Cağaloğlu’nda bırakıp, web ofset tesislerini farkla yerlere konuşlandırmaya başlamıştı.

MERHUM ÖZAL İLE ŞİŞLİ’DE İLK GÖRÜŞME

Görev yaptığım gazetenin sahibi merhum Enver Ören abi ile sıkça görüşür, bilmediğim konular hakkında kendisinden istifade ederdim…

Cana yakınlığı, bilgisi, güler yüzü ile görüştüğüm Enver beyle yaptığım istişarenin ardından merhum Turgut Özal’a ulaştım ve randevu aldım. Genç bir gazeteci olarak çok heyecanlı idim…

Zira Ankara bürokrasisini ve protokolünü dahi bilmediğim bir süreçte devletin üst kademesinde görev almış üst düzey bürokratla ilk defa görüşecektim.

Rahmetli Turgut bey ofiste yalnız idi, bize da kapıyı kendisi açtı. Hoşbeşten sonra ilk gün üç saat sohbet ettik. Vakit yeterli olmadı, bir gün sonrası yine aynı mekanda bir araya geldik ve söyleşimize kaldığımız yerden devam ettik. 

Zihninden geçen ülke yönetimine ilişkin ilginç fikirlerin bir kısmını anlattı. Sıkılmadan, yılmadan uzun uzun gelişmiş ülkelerden örnek vererek hayalindeki projeleri sıraladı…

Türkiye’nin nasıl bir noktada olması gerektiğini, ülkemiz insanının birçok hizmeti hak ettiğini bir bir anlatıyordu.

O yıllarda ses kayıt cihazlarının en küçük olanı neredeyse bugün kullanmakta olduğumuz orta boy tablet ebadında idi... 

Röportaj esnasında bir husus çok dikkatimi çekmişti…

“Allah bana ülke idaresini nasip ederse, Türkiye’yi computer (kompüterler) ile donatacağım. Resmi kurumlarda otomasyon sistemi kullanılacak, tek tuşla tüm hizmetler görülecek insanlar kamu kurumlarında çile çekmeyecek. Hatta çocuklar bile ateriler ile oynayacak” diyordu Turgut Özal… 

Kompüter neydi, ne işe yarardı? Bir yandan bunu düşünüyor, diğer taraftan da sorularımı sıralıyordum. Çünkü günümüzdeki adı bilgisayar olan kompüteri o tarihe kadar değil görmek adını dahi duymamıştım. Esasen sadece şahsım değil hemen hiçbir meslektaşım bilgisayar sahibi olmadığı gibi masa üstü daktilolar ile haberler, köşe yazıları saman kağıdı adını verdiğimiz rengi açık kahveyi andıran kağıtlara tuşların ritimleri ile yazılıyordu. 

Zira, şimdilerde öğrenmek istediğimiz konular için değerli başucu hocamız Google daha duhul etmemişti.

ALTINCI HİS

Yıllar sonra Cumhurbaşkanlığı makamına kadar gelecek olan Turgut Özal ile röportajımız bitmiş sıra ses kaydını kağıda dökmeye gelmişti…

Öylesine konuşmuşuz ki, anlatımların ardı arkası gelmiyordu…

Daktilo sesleri büroya ahenk katıyor, yanlış bir cümle yazmamak için titizlikle tuşlara basıyordum. Sonunda röportajım tamamlanmıştı.

Başlık, spot derken yazdıklarımı kontrol etikten sonra soluğu mesleği avukat olan yazı işleri müdürümüze götürmüş ve “Efendim, size geleceğin Başbakanının röportajını veriyorum!..” diye boyumdan büyük bir laf ağzımdan çıkmıştı.

           9 ncu Cumhurbaşkanımız Merhum Turgut Özal’ın Şişli’deki ilk karargahı. ANAP kurulmadan önce hemen tüm çalışmalarını burada gerçekleştirdi. Bizim de şimdi hatıralarda kalan Özal ile ilk görüntümüz. (1983 İstanbul)

Müdür belki de şaşırmakta haklıydı…

Garip bir süzmenin ardından “Ben de seni akıllı biri sanırdım, nereden çıkardın bunu!” diye yüzüme acı ifadelerle bakmıştı…

Doğrusu bir tek söz etmeden odadan dışarı çıkmıştım. 

Amerika’dan Türkiye’ye dönen Turgut Özal ile siyasete atılma kararı öncesi ilk röportajını bizimle yapmış ve iki gün manşetten yayınlanmıştı. 

Her ne kadar demokrasiye geçiş için mücadele veriliyormuş gibi görünse de 1980 yılının yarı döneminin askeri vesayet altında olduğunu hemen herkes biliyordu. Bu nedenledir ki, Sunalp ve Calp paşaların başını çektiği partilere bir üçüncüsünün yani sivil birinin “Müsaadenizle biz de varız” diyebileceği hayal dahi edilemezdi.

 Bu nedenledir ki, icraat ve üstü örtülü az siyasi röportajımız gerek askeri erkanda ve gerekse siyaset dünyasında geniş yankı uyandırmıştı…

Röportajdan kısa bir süre sonra 20 Mayıs 1983’de Anavatan Partisi (ANAP) kuruldu. 6 Kasım 1983'te yapılan genel seçimlerde % 45,14 oy oranıyla 400 milletvekilliğinin 211’ini kazanarak çoğunluğu sağladı ve tek başına iktidara geldi.

Ordunun desteğini ardında hisseden MDP ve HP siyasi etabı tamamlayamamış ve zorlu geçen mücadelenin ardından merhum Turgut Özal’a Başbakanlık yolu açılmıştı.

Askeri vesayet, demokrasinin yeniden şekillenmesi ile ana gündemden çıkmıştı.

Yazı İşleri Müdürü ile 1983 seçimlerden yaklaşık altı ay önce yayınlanan röportajıma ilişkin aramızda geçen konuşmayı ola ki merak edenler çıkabilir. Yalan olmasın, sanki Turgut Özal değil de ben seçimi kazanmış ve Başbakan olmuşçasına mutlu olmuştum.

Zira habercilik kariyerim hak ettiği yerini bulmuştu…

Kenan Evren, kerhen de olsa merhum Turgut Özal’ı hükümeti kurmakla görevlendirmesinin ardından soluğu müdür beyin yanına almak oldu.

Ve “Abi Altı ay önce size Turgut Özal ile ilgili röportajı teslim ederken, (Geleceğin Başbakanının röportajını veriyorum) demiştim, hatırladınız mı?

Cevap yerine bu defa sessizlik karşı tarafa yansımıştı!..

Ülkemize, Devletimize ve Milletimize hizmet eden herkese Yüce Allah'tan rahmet, hayatta olanlara da sağlıklı bir ömür temenni ediyorum efendim.

 

 

 

ABD’DE ÇİN ÜRÜNLERİNE VERGİ

DEV LOJİSTİK FİRMASI 20 BİN KİŞİYİ İŞTEN ÇIKARIYOR

BRICS ve G7'nin küresel ekonomiye katkıları arasındaki fark rekor seviyeye ulaştı

AVRUPA'NIN UKRAYNA'YA ASKER GÖNDERME PLANI BAŞARISIZ OLDU

Yeni Zelanda'da 6.2 büyüklüğünde deprem

SERAP GÜLER'E ALMANYA'DA DEVLET BAKANLIĞI

HAMAS ULUSLARARSI TOPLUMA MEYDAN OKUDU

AVRUPA'DA YAŞANAN ELEKTRİK KESİNTİLERİNİN NEDENİ NADİR BİR ATMOSFERİK OLAY

KATOLİK DÜNYASI YENİ LİDERİNİ SEÇMEYE HAZIRLANIYOR

KUZEY KORE'DEN RESMİ DUYURU

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 31 25 1 5 48 80
2.Fenerbahçe 31 23 2 6 49 75
3.Samsunspor 32 16 10 6 9 54
4.Beşiktaş 31 14 7 10 16 52
5.Eyüpspor 32 14 10 8 11 50
6.İstanbul Başakşehir 31 14 11 6 7 48
7.Trabzonspor 31 12 10 9 13 45
8.Göztepe 31 11 10 10 12 43
9.Konyaspor 32 12 13 7 -3 43
10.Kasımpaşa 31 10 9 12 -2 42
11.Gazişehir Gaziantep 31 12 13 6 -2 42
12.Kayserispor 31 10 11 10 -10 40
13.Antalyaspor 31 11 13 7 -21 40
14.Rizespor 31 11 16 4 -14 37
15.Sivasspor 32 9 16 7 -10 34
16.Alanyaspor 31 9 15 7 -11 34
17.Bodrum FK 32 9 16 7 -13 34
18.Hatayspor 31 4 20 7 -29 19
19.Adana Demirspor 31 2 25 4 -50

YAZARLAR