Rabia Barış'ın Köşesi

Tarih: 17.05.2025 07:33

KÖMÜRÜN GÖZYAŞI

Facebook Twitter Linked-in

SOMA’YA DÜŞTÜ ATEŞ

Yıl 2014 -13 Mayıs Yer Manisa, Soma. Bir trafo patlaması ve bir yangın arkasından felaket haberi, yerin altında yüzlerce madenci, yüzlerce işçi kilometrelerce yer altında, ateşle, dumanla baş başa kaldılar. Kapıya yakın olanlar çıkartıldı, ya uzaktakiler onlar günlerce beklediler ve üç yüz bir kişi cansız bedenlerle tek tek çıkartıldılar, yan yana dizildiler, yan yana gömüldüler.
Felaket büyük, acılar derin, yaralar çaresiz. Zira ölüme çare yok, giden gitti kalanlar acı içinde. Feryatlar figanlar arşa yükseldi o günlerde. Ayşeler, Fatmalar, Semalar, herkes sessiz bir çığlık içinde, herkes buruk bir umut içinde. Günlerce beklediler kömür ocağından çıkacak cansız bedenleri ve başlarına gelen acı kadere razı oldular, yapacak bir şey yoktu, olan olmuştu.
İhmal olabilirdi bu kazada, olmayabilirdi de zira sonucu Yüce Allah belirler, o böyle istemişse böyle olacaktır, bu yönde olacakları kimse önleyemezdi. Yüce Rabbimiz belki de şehit mertebesi verdiği o kıymetli insanları çok seviyordu ki onları şehit olarak başlarında taç ile aldı huzuruna. Acaba böyle bir mertebe içimizden kaç kişiye nasip olur.
Sebepler şöyle ya da böyle, takdir yüce Allah’ındır. Siz ne kadar tedbir alırsanız alın Allah isterse yeri yerle bir eder. Bunun yanında bizden tedbir ister, işinizi sıkı tutun,  lakayit olmayın, tedbiri elden bırakmayın der. Sevgili peygamberimiz de deveni kazığa sıkı bağla ondan sonra tevekkül eyle der. 
Bir atasözümüzde kapını açık bırakırsan hırsıza davetiye çıkartmış olursun. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Burada bizim üzerimize düşen, tedbirimizi sıkı tutmamız. Ondan sonra başımıza bir şey geldiğinde Allah’tan geldi deyip yine ona sığınmamız. Zira veren de o, alan da. Bizim bir canlıya nefes verecek gücümüz yoktur, her şey onun elinde, onun kudretindedir.
Biz bize verilen türlü nimetlerle, misafirlikte olduğumuz ömrümüzü tamamlamaya çalışırız. Ölüm her canlıya gelmiştir ve gelecektir, kaçış yok kurtuluş yoktur. Nasıl nerede gelir hiç kimse bilmez bilemez zira ölüm zamanı gizli tutulmuştur.
Kimisi suda, kimisi ateşte, kimisi yatakta, kimisi sokakta, kimisi salgında hiç kimse nerede ve nasıl öleceğini bilemez. Bu nedenle hem tedbir alıp, hem de kadere rıza göstermek zorundayız. Eğer ihmal varsa o yönetici en ağır cezalara çarptırılmalı ki başkalarına örnek olsun. Cezaların caydırıcı olması çok önemlidir. Zira insanoğlunun canı ve parası çok kıymetlidir bir miktar paranın elinden alınacağını kesin bilirse, tedbiri sıkı tutar.
Rabbim aziz milletimize bir daha böyle felaketler göstermesin.


SOMA DA FİGAN

Bu gün feryadı figan,
Bu gün ocaklar söndü.
Yandı kömür ocağı,
Soma mahşere döndü.

Gözler özden ağladı,
Feryat yürek dağladı,
Ülke kara bağladı,
Soma mahşere döndü.

Akıl almaz facia,
Can dayanmaz acıya,
Tükendik duya duya,
Soma mahşere döndü.
**
İnsanoğlu elbet ölümlü bir varlıktır, toplu veya tek tek nasılsa hepimiz öleceğiz buna çare yoktur lakin toplu ölümlerin acısı daha derin sesi daha yüksektir. Günümüzde tüm dünyaya ulaşması an meselesi, bu yüzden toplumlar çok derinden acı çekerler.

Şehit madencilerimize, Allah’tan bol bol rahmet dilerken, geride kalan dul ve yetimlerine, yaşlı ana babalarına, yüreği yanık bacı ve kardeşlerine, sabrı cemil, sağlık selamet diliyorum. Böyle acılara dayanmak kolay değildir ancak yüce Allah böyle takdir etmişse bize de rıza göstermek düşer. 

Her şeye kadir olan yüce Allah herkese çekeceği kadar yük vermiştir. Demek ki bize düşen sabır sabır sabır. Yüce Rabbim böyle derin acıları ülkemize ve dünyamıza bir daha yaşatmasın. Herkesin ömrü son hitama kadar bahar gibi olsun... 

Soma şehitlerine rahmet dileğimle…

KÖMÜR OCAĞI

Bir kıvılcım çıktı yandı trafo,
Kapladı dehlizi ateş sıcağı.
Duman kara günü kapkara sardı,
Üç yüz bir can aldı kömür ocağı.

Kimisi evliydi kimi nişanlı,
Kimi yenidünya bir delikanlı,
Bir şehit yanında bir ala canlı,
Üç yüz bir can aldı kömür ocağı.

Kapılar kapandı durdu çıkışlar,
Maden ocağında hazin bakışlar,
Yerleri suladı dökülen yaşlar,
Üç yüz bir can aldı kömür ocağı.

Hakk'a kavuştular sessiz yatarlar,
Geride kalanlar hüzün tutarlar,
İnsanlar dua ya dua katarlar,
Üç yüz bir can aldı kömür ocağı.

Nice yiğit gitti ağlar anası,
Gelin taze kalmış elde kınası,
Kiminin beşikte körpe sunası,
Üç yüz bir can aldı kömür ocağı.

Gönüller sızladı gözler ağladı,
Soma kara günde kara bağladı,
Kiminin feryadı yürek dağladı,
Üç yüz bir can aldı kömür ocağı.

Biz diliyoruz ki böyle kazalar bir daha tekrarlamasın. Anneler eşsiz, çocuklar babasız kalmasınlar. Güneş buruk doğmasın hanelerin üstüne. Ak pürçekli nineler, aksakallı dedeler, sırasız gittiler diye yanmasınlarevlatlarına. 
Belleri bükülmüş, dişleri dökülmüş ihtiyarlar mezarlık yoluna bakmasınlar. Evlatlarını bayramlarda, baharlarda yanlarında hanelerinde bulsunlar. Naz makamında acılara bulunmasınlar onlar. Yarınlar hep güzel olsun. Güneş neşeli doğsun üstümüze.

SOMA ŞEHİTLERİ İNİVERMİŞ GÖK YERE

Soma madeniyle ünlü bir ilçe,
Sanki kara maden altından külçe,
Mehmet patronuna vermiş dilekçe,
Ruhu ondan önce uçtu göklere,
Bir kıyamet, iniverdi gök yere.

Ölü saya saya oldu üç yüz bir,
Bir değil beş değil acep kaç yüz bir,
Şehitler ölmezmiş onlar diridir,
Bu nasıl bir kaza göz göre göre,
Bir kıyamet, iniverdi gök yere.

Arkada ak saçlı analar kaldı,
Henüz süt kuzusu balalar kaldı,
Amcalar, teyzeler, halalar kaldı,
Şehit şanlı gitti gittiği yere,
Bir kıyamet, iniverdi gök yere.

Kınıkta toplandı yaslı gelinler,
İçerde saklandı taze sülünler,
Yıllar yıla vursa bitmez bu demler,
Bulmak için koşturdular dağ dere,
Bir kıyamet, iniverdi gök yere.

Rabia BARIŞ T. C. Kültür Bakanlığı Halk Şairi


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —