Mehmet BOZKUŞ


Kriz, Kaos, İstikrar ve Güç Ekseni – 19

NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ VE 21. YÜZYIL MADEN SAVAŞLARI: ABD SAVUNMA SANAYİSİ, TÜRKİYE VE KÜRESEL STRATEJİK DAYANIKLILIK


Yeni Jeopolitik, Jeoekonomik ve güç çağın görünmeyen cephesi 21. yüzyılın enerji, teknoloji, yaptırımlar, ambargolar, tehditler ve güvenlik rekabeti artık yalnızca petrol ve doğalgaz üzerinden yürümüyor.

 

Küresel güç dengeleri, 21.Yüzyılın madenler çağı olduğu “nadir toprak elementleri” (NTE) adı verilen 17 kritik mineral üzerinden yeniden şekilleniyor.

 

Bu elementler ; neodim, praseodim, terbiyum, disprosyum, itriyum gibi yüksek teknoloji, savunma sistemleri, elektrikli araç motorları, roket yönlendirme sistemleri, uzay sistemleri, radarlar ve yenilenebilir yeşil enerji altyapılarında vazgeçilmez birer stratejik kaynak haline geldi.

 

Bugün artık “enerji savaşları” yerini “maden savaşlarına” bırakıyor. ABD, Çin, Avrupa Birliği ve Türkiye gibi güç merkezleri, bu yeni stratejik cephede kaynak güvenliği, tedarik zinciri bağımsızlığı ve teknolojik üstünlük için yoğun bir mücadele veriyor.

 

Günümüz savunma teknolojileri için vazgeçilmez üretim kaynağı olan NTE günümüzde sahip olan ülkelerin büyük bir zenginliğe sahip olmakla beraber bu madenleri nihai ürünlere çevirme teknolojilerine sahip olan ülkelerin 21.Yüzyılın en güçlü teknoloji ülkeleri oldukları gerçeğini ortaya çıkarmakta ve 21.Yüzyılın yeni düzeninde en güçlü kutup başı olarak yerini almaktadır.

 

Nükleer gücün önüne geçme noktasına ulaşan NTE madenleri ile bugün insanlık yeni bir güç mücadelesi ile karşı karşıya  kalmaktadır.

 

Nadir Toprak Elementlerinin ABD Savunma Sanayisi Açısından Önemi

 

1 Askerî Teknolojide Vazgeçilmez Rol

 

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), nadir toprak elementlerini “ulusal güvenlik için kritik hammaddeler” olarak sınıflandırmaktadır.Bunun nedeni ise ABD savunma sanayisi üretim riskleri ile karşı karşıya kalmasına bağlanmaktadır.

 

NTE madenlerine ulaşamayan ABD yeni düzende en güçlü aktör etkisini kayıp edecektir.Dünya her alanda teknoloji k olarak bir çekişme ve kaos içinde bulunmaktadır. ABD askeri teknolojisinin yaptırım ve tehdit üzerinde kurduğu düzenin sona ermesi ABD için sıradan ülke konumuna gelmesine neden olacaktır.

 

Yüksek teknolojili savunma sanayisi ürünleri sahada üstünlük kazandırırken masa da söz sahibi olarak yer almanızı sağlamaktadır.

 

Bu elementler şunlarda kullanılmaktadır:

 

F-35 savaş uçakları: Her bir F-35’in üretiminde yaklaşık 410 kg nadir toprak elementi kullanılmaktadır.

 

Patriot, THAAD, Aegis savunma sistemleri: Radar ve füze yönlendirme sistemlerinde terbiyum, neodim ve disprosyum yer alır.

 

Uydular ve GPS sistemleri: İttriyum ve seryum gibi elementler, uzay teknolojilerinde termal kararlılık sağlar.

 

Lazer ve hedefleme sistemleri: Lantan ve neodim elementleri kullanılır.

 

Bu nedenle ABD, NTE tedarikinde dışa bağımlılığını “stratejik zafiyet” olarak görmekte ve üretim zincirini yeniden kendi kontrolüne alma politikası izlemektedir.

 

ABD için stratejik zafiyet alanı yaratan bu durumdan çıkmak için var olan gücünü bir çok ülkeyi tehdit ederek NTE ulaşmak için kullandığını görmemiz gerekmektedir.

 

 

2 ,Çin’e Bağımlılığın Jeopolitik Riski

 

ABD’nin NTE arz zincirinin %70’inden fazlası Çin’den gelmektedir. Çin, bu alanda dünya üretiminin %60’ını, işlenmiş nadir toprak oksitlerinin ise %99.9’ini işleyerek bu alanda %85’ini kontrol etmektedir.

 

ABD savunma sanayisi Çin’e bağımlı hale gelmesi beraberinde iki ülke arasında ekonomik tehditleri getirmektedir. Dünya ticaretini yakından ilgilendiren bu durum ABD savunma sanayisi için tehdit, ABD savunma sanayisi ürünü alan ülkelerin ise bu durumdan etkilenmelerine neden olmaktadır.

 

Bu durum, ABD için ciddi bir jeopolitik baskı aracı anlamına gelmektedir. Çin 2010’da Japonya ile yaşanan ada krizinde nadir toprak ihracatını kısıtlayarak bu “stratejik silahı” fiilen kullanmıştır.

 

ABD, bu riski azaltmak amacıyla:

Avustralya (Lynas), Kanada, Vietnam ve Grönland ile maden işbirliklerini artırmıştır.

Defense Production Act (Savunma Üretim Yasası) kapsamında bu alana milyarlarca dolarlık teşvik ayırmıştır.

 

ABD’nin Kaliforniya’daki Mountain Pass madenini yeniden devreye alarak “ulusal rezerv” stratejisine geçmiştir.

 

21. Yüzyılın Maden Savaşları: Güç Merkezlerinin Yeni Haritası

 

1 Çin: “Küresel Maden İmparatorluğu”

 

Çin, sadece rezerv sahibi değil, aynı zamanda işleme ve rafine etme kapasitesiyle küresel tedarik zincirinin merkezidir. 1960 lı yıllarda NTE madenleri ile çalışmaları yürüten Çin bu alanda çalışan insan kaynağını son derece sıkı bir şekilde yetiştirmekte ve kontrol altında tutmaktadır.

 

Çin dünyanın bir çok noktasında askeri gücü ile değil ekonomik yatırımlarıyla beraber madenleri ve stratejik noktaları içine alan bir stratejik politika izlemekte ve bunu yaparken çok planlı bir çalışma yürütmektedir. Afrika’da (Kongo, Zambiya, Tanzanya), Güney Amerika’da (Bolivya, Şili) ve Asya’da (Myanmar) dev maden yatırımları yaparak “kaynak kolonizasyonu” modeli kurmuştur.

Bu stratejiyle Çin, Batı’nın yeşil enerji dönüşümünü kontrol eden görünmez bir güç haline gelmiştir.

 

2. ABD ve Batı Bloku: “Teknolojik Egemenlik için Kaynak Hamlesi”

 

ABD, AB ve Japonya; Çin’in maden tekeline karşı “Dost Ülkeler Tedarik Zinciri İttifakı (Friend-Shoring)” oluşturmuştur.

Bu ittifakın amacı:

 

Stratejik madenleri dost ülkelerden temin etmek,

 

Rafine tesislerini Asya dışına taşımak,

 

Geri dönüşüm ve yeniden kullanım teknolojilerini geliştirmektir.

 

Avustralya, Kanada, Norveç gibi ülkeler bu yeni sistemin “maden güvenliği üsleri” haline gelmiştir.

 

3. Türkiye: Avrasya’nın Yeni Maden Gücü Adayı

 

Türkiye, 57 çeşit madenin 30’undan fazlasına sahip olup, dünyada tespit edilmiş nadir toprak rezervlerinde dünyada 2. sırada  bulunmaktadır.

Ancak stratejik önemi, yalnız rezerv miktarından değil, jeopolitik geçiş konumundan gelmektedir.

 

Türkiye , Eskişehir Beylikova Nadir Toprak Elementi Sahası ile Avrupa’nın en büyük, dünyanın sayılı rezervlerinden birine sahiptir.(694 milyon ton)

 

Bu kaynak, enerji dönüşümü, savunma sanayisi ve yüksek teknoloji alanında Türkiye’nin “stratejik dayanıklılık” kapasitesini güçlendirebilir. Çin ve ABD rekabeti arasında bağımsız bir tedarik merkezi olma potansiyeli taşır.

 

 

Stratejik Dayanıklılık Yeni Küresel Güç Parametresi

 

“Stratejik dayanıklılık” (strategic resilience), bir ülkenin kriz dönemlerinde ekonomik, teknolojik, savunma ürünlerini üretmek ve tedarik zinciri bağımsızlığını sürdürebilme kapasitesidir.

21. yüzyılda artık askerî güç kadar önemli hale gelmiştir. Stratejik dayanıklılığın temel bileşenlerine sahip olmak günümüz güç etkeninde çok stratejik konumdadır.

 

1. Enerji ve Maden Güvenliği: Dışa bağımlılığı minimize eden kaynak çeşitliliği.

 

2. Teknoloji Üretim Kabiliyeti: Kritik mineralleri sadece çıkarmak değil, işleyip ürüne dönüştürebilme kapasitesi.

 

3. Jeopolitik Ağ Kurma Yeteneği: Maden diplomasisi ve bölgesel işbirliği ağları.

 

4. Yeşil Dönüşüm Uyum Stratejisi: Enerji verimliliği ve sürdürülebilir madencilik politikaları.

 

5.Stratejik güvenlik sistemlerine sahip olmak günümüz şatlarında yeterli değildir. Bu ürünlere üretim ortaklığı veya tamamen üretim merkezlerine sahip olmaktan geçmektedir.

 

6.İnsan Kaynakları Stratejisi: Ülkeler yetişmiş insan kaynaklarını ihtiyaçlarına göre planlamalı ve yetiştirmesi gelecek dünya şekillenmesinde stratejik konumdadır.  

 

2. Türkiye İçin Stratejik Dayanıklılık Modeli

 

Türkiye, üç kıtanın kesişim noktasında jeoekonomik bir geçiş kuşağıdır. Bu konum, onu küresel maden savaşlarında hem risk hem fırsat sahibi yapmaktadır.

 

Stratejik kurumları kurmak ve yeniden yapılandırmak stratejik dayanıklılık için önem arz etmektedir.

 

Milli Nadir Toprak Ajansı kurulmalı, maden–savunma–sanayi entegrasyonu sağlanmalıdır.

 

ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN gibi kurumlar yerli nadir elementlerle üretim süreçlerine geçmelidir.

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çin ve ABD rekabetinden bağımsız “Türk Maden İttifakı” vizyonunu geliştirmelidir.

 

Türk Devletleri Teşkilatı ile birlikte Orta Asya nadir maden kuşağı ortak işletmeleri kurulmalıdır.

 

Avrupa Birliği’nin Yaklaşımı: “Yeşil Dönüşümün Maden Çelişkisi”

 

AB, 2030’a kadar enerji sistemini karbonsuzlaştırma hedefi koymuştur; ancak yeşil enerji teknolojileri (rüzgar türbinleri, bataryalar, elektrikli araç motorları) kritik maden bağımlılığını artırmıştır.

 

Bu nedenle Brüksel, “Critical Raw Materials Act” ile 2030’a kadar tükettiği kritik minerallerin en az %10’unu kendi topraklarında üretmeyi, %40’ını da dost ülkelerden tedarik etmeyi planlamaktadır.

 

Bu çerçevede Türkiye, AB için güvenli bir maden tedarik ortağı olarak önem kazanmaktadır.

 

 

21. Yüzyılın Güç Eksenleri:

Madenle Güçlenen

Jeopolitik ,

Bölge,​

Stratejik Hedef​

Güç Aracı​

Dayanıklılık Unsuru

 

ABD,

Savunma ve uzay teknolojilerinde üstünlük​

Tedarik zincirini çeşitlendirme​

Ar-Ge ve üretim bağımsızlığı

 

Çin,

Küresel üretim zincirine hakimiyet​

Maden yatırımları ve rafineri kontrolü,​

Devlet destekli endüstriyel entegrasyon

 

AB,

Yeşil enerji dönüşümü​

Kritik hammadde anlaşmaları​

Sürdürülebilir madencilik politikası

 

Türkiye,

Bölgesel tedarik merkezi olma​

Yerli rezervler + Türk Devletleri işbirliği​

Teknoloji transferi ve maden sanayi entegrasyonu

 

Geleceğin Gücü, Maden Zincirini Kim Kontrol Ederse Onda dır

 

21. yüzyılın güç mücadelesi artık enerji hatlarından değil, maden damarlarından geçmektedir. ABD savunma sanayisi için nadir toprak elementleri bir silah sisteminin kalbi, Çin için ise küresel baskı aracıdır.

 

Türkiye, bu yeni jeoekonomik düzende stratejik maden diplomasisini doğru yönlendirirse, sadece bölgesel değil, küresel bir üretim ve tedarik gücü haline gelebilir.

 

Madenler artık yalnız yerin altındaki servet değil, geleceğin güvenliği, bağımsızlığı ve refahının anahtarıdır. Kimin elinde bu anahtar varsa, 21. yüzyılın stratejik geleceğini de o yazacaktır.

 

Mehmet BOZKUŞ

Stratejist-Siyaset Bilimci

İSRAİL'E DESTEK VERDİĞİ SÜRECE ABD İLE HERHANGİ BİR İŞBİRLİĞİ MÜMKÜN DEĞİL

TTÜRKİYE SİLAH PAZARININ YENİ LİDERLERİNDEN BİRİ

ÖZEL HAREKAT SÜRÜYOR

HALKLARIN DOĞAYLA İLİŞKİSİ ÖLÇÜLDÜ

SİVİLLERE YÖNELİK KATLİAM

TRUMP: PUTİN VE Şİ ZEKİ İNSANLAR OLUP BU KİŞİLERLE OYUN OYNAYAMAZSINIZ

AFGANİSTAN'DA 6.3 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM

ABD'DE HÜKÜMETİN KAPALI KALMASI HAVA TRAFİĞİNİ VURDU

ALMANYA'NIN UAD SAVUNMASINI İSRAİL İLE BİRLİKTE HAZIRLADI

TRUMP'TAN NİJERYA'YA SALDIRI HAZIRLIĞI EMRİ

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 11 9 0 2 20 29
2.FENERBAHÇE A.Ş. 11 7 0 4 13 25
3.TRABZONSPOR A.Ş. 11 7 1 3 10 24
4.SAMSUNSPOR A.Ş. 11 5 1 5 6 20
5.GÖZTEPE A.Ş. 11 5 2 4 7 19
6.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 11 5 3 3 -3 18
7.BEŞİKTAŞ A.Ş. 11 5 4 2 3 17
8.TÜMOSAN KONYASPOR 11 4 5 2 0 14
9.CORENDON ALANYASPOR 11 3 3 5 0 14
10.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 11 3 4 4 3 13
11.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 11 3 4 4 -2 13
12.HESAP.COM ANTALYASPOR 11 4 6 1 -8 13
13.KOCAELİSPOR 11 3 6 2 -5 11
14.KASIMPAŞA A.Ş. 11 2 5 4 -4 10
15.ZECORNER KAYSERİSPOR 11 1 4 6 -13 9
16.GENÇLERBİRLİĞİ 11 2 7 2 -6 8
17.İKAS EYÜPSPOR 11 2 7 2 -8 8
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 11 1 9 1 -13 4

YAZARLAR