Türk jeopolitiği bölge dinamiklerini derin etkileyen İran İsrail savaşında diplomasi ve bölgesel güç hinterlandı ile diplomasi girişimi ve savaşın bölge ülkelerini derin etkileyeceğini, bu süreçte bölge ülkelerinin ortak tutum ve politika belirlemelerinin İran İsrail
savaşının geleceğinde etkili olacağını göstermektedir.
Uluslararası Hukuk Kurallarını yok sayan İsrail ve yönetimi bölgede bulunan bütün ülkeleri hedefine almakta ,yayılmacı politikalarıyla Batı destekli süreci yönetmek ve bölgede tek güç merkezi konumuna gelmek istemektedir. Devleti Aliyye’nin yıkılması için oluşturulan Sykes-Picot çerçevesinde Filistin’in işgal edilmiş topraklarında kurulmuş olan işgal ve terör devleti İsrail, aşırı dinci yönetimi ile bölgede kriz ve kaosların ana sebebi olmaya kurulduğu günden bügüne kadar devam etmektedir.
İsrail devletini kuranların esas amaçlarının ;
İsrail’in güvenliğini, İsrail ve Batı Karşıtı(ABD-İngiltere-Almanya-Fransa) yapıların ortadan kaldırılmasını, Petrol ve Enerji Finansal sistemlerinin kontrolünü, Ticaret yollarının kontrolünü sağlamaktır.
Bölge stratejik öneminin korunması için Küresel ölçekli güç merkezlerini tehdit eden yapıların karşıtlarını bölgeye entegre ederek İsrail’in güvenlik konseptlerine destek verilmesini sağlanması, tehdit eden ülkelerin ve unsurların vekil aktörler ile etrafının çevrelenmesi, güç kayıp etmesini sağlayarak cetvelle çizilmiş haritaları yönetenlerin kendilerine biat eden yapılarının devam etmesini sağlamaktan geçmektedir.
Bölgemizde değişen denge unsurlarının 20. Y.Y ABD yüzyılı olduğu iki kutuplu dünya düzeninde 2. Dünya savaşı sonrası iki kutuplu düzen ile S.S.C.B. ve ABD arasında pay edildiği ve kurdukları güvenlik yapıları olan Varşova Paktı ve Nato ile güvenlik doktrinleri çerçevesinde yönettikleri dönemin bitmesiyle ortaya çıkan yenidünya düzeni ve güç kayıp eden küresel güçlerin yerini yükselengüçlerin almaya başlaması ABD,Avrupa ve İsrail için 21. Y.Y’da yeni güçlerle beraber değişen savaş enstrümanları ve stratejilerinin rol belirleyici döneminin başlaması din ve toplama devlet olan İsrail’in geleceğini bölgede tartışamaya açmıştır.
1948,,1956,1967, Camp David süreci ile devam eden hakimiyeti ilk kez 2006 Hizbullah İsrail savaşı ile sekteye uğramaya başlamış 7 Ekim Gazze süreci ile devam etmiştir. Derleme ve toplama bir devlet olan İsrail derinliği olmayan işgale dayalı topraklarda bu gelişmelerden sonra büyük bir nüfus kaybına uğramaya başlamış Gazze süreci ile de 700.000 kişinin İsrail’i terk ettiğidir.
Göç alan ülke konumundan göç veren ülke konumuna gelmesini sağlamış bölgede oluşturduğu kriz ve kaosa dayalı Antisemitizm algısı dünya halkları tarafından tersine dönmüş ve Gazze’de işlediği suçlarla beraber İsrail’in gerçek kimliğini dünya kamuoyu görmüştür. Batı desteği, bölgesel işbirlikçileri olmadan işgal ettiği topraklarda yaşamsının imkansız olduğunun farkında olan İsrail devamlı olarak kendisine tehditler yaratmış ve bölgesel güç konumuna gelen bütün ülkeleri Batı destekli izlediği politikalar ile işgal ve terörist anlayışı ile yayılmacı politikalarla tehdit ve işgal etmiştir.
İran İsrail savaşı 1.Dünya Savaşlarının Siperler savaşı, 2. Dünya Savaşının Tanklar ve Uçaklar savaşı olduğunu ancak günümüz savaşlarının tamamen teknoloji savaşları olduğu süreçte İsrail dünyanın en üstün teknolojilerine sahip algısı ile bölgeyi tehdit etmeye devam etmiştir.
İsrail’in İran içinde ki yapılanmasının temeli olan teknoloji, istihbarat ve suikastlar ile kara sınırı olmayan İsrail Savaş Uçaklarının menzilinin dışında olan İran’a karşı havada yakıt ikmal uçaklarına sahip Batı ülkelerinden destek alarak saldırı başlatmıştır. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu kararını kendisine meşruiyet göstererek, uluslararası hukuku yok sayan, İran’ın nükleertesislerine müdahale ederek bölgesel ve küresel ölçekli risklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
İran İsrail savaşı bölge dinamikleri açısından bakıldığında; İran’da oluşacak bir harita değişimi bölge ülkelerinin tehdit boyutlarının içine girmesine neden olacak ve savaşın yayılması anlamına gelecektir. İran’da Batıya hizmet edecek yeni bir yönetim oluşması bölge dinamiklerinde İsrail’in kontrolünde olan bir İran algısı yaratacak ve bölge ülkeleri İran’a karşı şimdiye kadar izledikleri politikalara yenilerini eklemek zorunda kalacaklardır.
Parçalanmış bir İran bölgesel haritaların Çin sınıra kadar değişmesine neden olabilecek kriz,kaos ve savaşları beraberinde getirecek ,Batı istediği hedefe ulaşırken bölge ülkeleri parçalanarak devletsiz kimlikleriyle Batının kontrolüne gireceklerdir. Bölge dünya enerji kaynaklarının ve zenginliklerinin %65-70 oranına sahip olup enerji ve zenginliklerin kontrolünün el değiştirmesiyle beraber yükselen güçler güç kayıp edecek ve tamamen Batıya biat etme riski ile karşı karşıya kalacaklardır. Dünya ticaret yollarında riskler artarak devam edecek ve ülke ekonomileri büyük enflasyonist baskılar ile karşı karşıya geleceklerdir.
Dünya Enerji krizleri ve yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalacaktır. İsrail için bu savaş Netanyahu ve onun siyasi geleceği ile devletin geleceği için bütün riskleri de beraberinde getirmektedir. Hiç vurulamaz denilen İsrail devletinin en stratejik noktaları yaptırımlarla karşı karşıya olan İran füze teknolojileri ile hava savunma sistemleri yok edilmekte ve psikolojik olarak her savaşı kazanırım algısı ile rahat dolaşan İsrail halkı sığınaklardan çıkamamakta ve İsrail’den çıkışlar gemi yolu ile GKRY doğru artarak devam etmektedir.Psikolojik harp üstünlüğünü kayıp etmeye başlayan İsrail yönetimi Batıdan yardım isteyerek ABD Başkanı Trump’ı ve ABD’yi savaşa dolayı destekle katılmasına rağmen direk katılmasını sağlayacak hamlelerle ile Trump’ın siyasi geleceğini tehdit eden boyuta ulaşmıştır.
İran İsrail savaşının Küresel ölçekli, Bölgesel ölçekli ve siyasal sonuçlarının dünyanın her noktasını etkileyeceği görülmektedir. ABD’nin Orta Doğu coğrafyasında büyük ekonomik maliyetlerle oluşturduğu güvenlik mimarisinin yıkılması ABD için büyük riskleri de beraberinde getirecektir.
Orta Doğu ziyaretinde Trump İsrail’e uğramadan yapması ve ABD’ye dönüşünde karşılaştığı Kaliforniya eyaletinde meydan gelen toplumsal eylemlerle cevabını Siyonist ve Evanjelist yönetim ve yapılar sahneye koymuş Trump’ın siyasi geleceğini baskı altına almaya başlamıştır.
ABD son kamuoyu yoklamalarında destek oranı giderek azalan Trump ve İsrail İran savaşında İsrail’e destek ve savaşa ABD’nin katılmasını isteyenlerin oranı %32 savaşa hayır diyenlerin oranı ise %54 olarak görülmekte ve MAGA Trump yanlıları ile küreselciler arasında çekişme zirveye doğru yol almaktadır.
Yenilenen dünya düzeninde NTE ana aktör olarak caydırıcı güç konumu kazanmakta ve NTE elementlerine bağlı olarak üretilen en son savaş enstrümanlarına sahip olan ülkelerin Batı teknolojileriyle savaş meydanlarında karşı karşıya gelmeye başladığı Pakistan - Hindistan , Azerbaycan -Ermenistan ve İran- İsrail savaşında yükselen güç merkezi olan ülkelerin teknolojilerinin giderek üstünlük sağ lamaya başladığı görülmektedir.
İran İsrail savaşı Çin’in enerji ihtiyaçları, üretime devam etmesi ve ekonomik kazanımlarının riskini ortaya çıkarmaktadır. Enerji ihtiyaçlarının %55 bölgeden karşılayan Çin için bölgede gelişmeler ve İran’ın topraksal bütünlüğü enerji kaynakları son derece stratejik konumdadır. Çin bölgemizden geçen ticaret yollarının da aynı derecede stratejik öneme sahip olması Çin’in bölge ile ilgili izlediği politikaların ABD Çin çekişmesinde nasıl rol alacağının kararı ise ABD’nin direk olarak İsrail’in yanında savaşa katılması belirleyecektir.
İsrail İran savaşı teknolojik bir savaş gibi gözükse de dünya siyasetin geleceğini belirleyecek, yeni güç merkezi ittifak yapılarının ortaya çıkmasını sağlayacak, algısal oyunların ve ortak hedef hafızaların bir mücadelesi olarak geleceğin şekillenmesine yön verecektir.
Türkiye için savaşın geleceği ve şekillenme süreci tehdit ve çarpan etkisi olarak enerjiden, teknolojik savaş yeteneklerine, sibere, bölgesel ve hinterlant alanındaki istihbarat ve diplomasine kadar bir çok alanda güç dengesini belirleyecek ve Türk Jeopolitiğinin bütün kollarının hareket halinde olmasıyla yön kazanacaktır.