Tansel GEYİK


MEĞER BEN NE ENAYİYMİŞİM!...

Yeni trend; kolpacı olmak, yolunu bulmak, indiregandi yapmak! Gerisi boş laf! Ne diyelim; tüm enayilere rahmet olsun, hepimizin başı sağ olsun!


Bu söz 2018 yılında vefat eden Hasan Celal GÜZEL 'e ait.

Yaklaşık yirmi yıl önce gazetedeki kendi köşesinde yukarıdaki cümle ile başlayan bir yazı kaleme almış.

Peki, niçin böyle bir yazı yazmış?

Neden kendisi için böyle bir sıfat kullanmış?

Okuyalım bakalım...

* * *

Efendim, artık 68 yaşında, su katılmamış bir avanak, hakikî bir budala ve gayrikabil-i ıslah bir 'enayi' olduğumu itiraf ediyorum.

Bana küçük yaşımdan itibaren 'Beytülmal'ın mukaddesliğini öğretmişlerdi. Hiç kimse “Devlet malı deniz, yemeyen domuz!” dememişti.

Bütün ömrüm tâbir-i âmiyanesiyle “eşşek gibi” çalışmakla geçti. Çalışma hayatımda tek gün dahi izin kullanmadım. Bir gece bile doyasıya uyuyamadım. Kimileri bana “uykusuz müsteşar” adını takıp uçup kaçtığımı söylerdi ama “Ne akılsız adam yahu!” şeklindeki fısıltılar, her gün yüzlerce telefon konuşmasıyla çınlayan kulaklarıma kadar gelirdi.

Üzerinde “T.C. Hükümeti” yazan kurşun kalemleri, silgileri ve kâğıtları, sadece resmî hizmetlerde, âdeta okşar gibi incitmemeye çalışarak kullanırdım. Çocuklarım devlet malına ellerini dahi süremezlerdi. Plakaları kırmızı ve siyah renkli resmî arabalara bir defa dahi binmediler. Yüzlerine bakmaya kıyamadığım Mustafam ve Elifim, bir saat daha az uyuyup belediye otobüsleri ve okul servisleriyle okula gittikleri esnada, bendeniz müsteşarlık ve bakanlık yapıyordum. Bırakınız eşime araba tahsis etmeyi, evde devletin personelini çalıştırmayı; idarecilik ve siyaset hayatımda lojmanda oturmadım. Koruma görevlisi de kullanmadım. Arabamın önünde ve arkasında fiyakalı eskortlar hiç bulunmadı.

Meğer ben ne enayiymişim!...

* * *

Yaptığım enayiliklerin haddi hesabı yoktur...

Meselâ, bendeniz milletvekiliyken «birkaç zarurî toplantı dışında» Meclis lokantasında yemek yemezdim. Zira, burada çalışanlar kamu personeliydi ve çok ucuz olan yemekler milletin kesesinden sübvanse ediliyordu. Sonra, çok beğendiğim halde, aynı gerekçelerle TBMM Sigarası da içmedim. Ceplerim şıkır şıkır metal jetonlarla dolu olarak dolaşır, özel görüşmelerimi kulisteki ankesörlü telefonlarla yapardım. O zaman “beleş” cep telefonlarımız da yoktu.

Hiçbir hediyeyi kabul etmez; ya reddeder veya demirbaşa kaydettirerek devlete intikal ettirirdim. Yıllarca üst yöneticilik, müsteşarlık, bakanlık yaptım; hâlen evimde bu dönemlere ait bronz plaketler dışında tek bir hatıra eşya göremezsiniz.

Benim anladığım mânâda siyasete “Zengin girilir, fakir çıkılır!”

Biz enayiler, devlet hizmetini ve siyaseti böyle anlıyoruz. Siyasî hayatımda önüme çıkan yüzlerce fırsatı teperek mal mülk edinmedim. Bilâkis, ANAP'taki Genel Başkanlık mücadelesinde, Bond çantalarda getirilen paraları reddederek, eşimin SSK kredisiyle aldığı Oran'daki daireyi; YDP'nin

kuruluşunda da babamdan kalan Malatya'daki ev ile dedemden kalan Gaziantep'teki evin bana düşen hisselerini harcadım.

Bu arada, eşimin uzmanlığıyla ve alınteriyle hak ettiği “Vakıflar Genel Müdürü” olarak tayin kararnamesini, nasıl engellediğimi de unutmayayım.

Sadece bununla kalsa neyse...

ANAP döneminde, şiddetle muhalefetime rağmen çıkarılan “Kıyak emekliliği” reddedip tek maaşa devam ettim. Bu haksız uygulama hâlen devam ediyor. Başbakanlık Müsteşarı'yken, milletvekili maaşlarının buna göre ayarlanmasını gerekçe göstererek kendim için sözleşme yapmadım ve üç yıl müddetle emrimdeki daire başkanlarından bile daha az maaş aldım.

Meğer ben ne enayiymişim!...

* * *

Şimdi 70'ine merdiven dayadım. Hâlâ kirada oturuyorum. Kendime ait tek mülküm kitaplarım...

Yani, sizin anlayacağınız, gerçek anlamda “Dikili ağacım dahi yok”!...

Hizmet hayatım boyunca, muhatabımın bıyık altından gülerek dinlediği, “Bu fukara millete ben bu masrafı hiç yaptırır mıyım?” lâfım vardı.

Sevgili okuyucularım, bu yazdıklarımı okuyup da sakın bütün bunlardan pişmanlık duyduğumu sanmayınız. Enayilik öylesine içime işlemiş ki geriye dönmek mümkün olabilse gene aynısını yapardım.

Beni bütün “enayiliğime” rağmen kimseye muhtaç etmeyen Yüce Allah'ıma hamd ediyorum.

Hasan Celal GÜZEL

Radikal Gazetesi (2006)

* * *

Dürüst insanlar yalnızca hayattayken onurlu yaşamaz. Öldükten sonra da iyi anılırlar; Beytülmal'ı kutsalı bilip kendisi gibi soyadı da “Güzel” olan Hasan Celal GÜZEL gibi hatıraları devam eder.

Günümüzde bu tür idealist “enayi siyasetçilerden” pek kalmadı, neredeyse nesilleri tükendi. Şimdilerde daha akıllı, iş bitirici(!), gözleri ferfecir okuyan büyüklerimiz var çok şükür!

Çünkü artık “enayilik”(!) rağbet görmüyor; para etmiyor, çok demode oldu.

Yeni trend; kolpacı olmak, yolunu bulmak, indiregandi yapmak!

Gerisi boş laf!

Ne diyelim; tüm enayilere rahmet olsun, hepimizin başı sağ olsun!

Sağlıcakla kalın.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: İRAN'A YAPILANIN ADI HAYDUTLUKTUR

DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN'DAN İSRAİL İLE İLGİLİ NET MESAJ

İRAN -İSRAİL ÇATIŞMASINDA 9. GÜN BİLANÇOSU

UNİCEF'TEN KRİTİK UYARI

PLAJLARA SİGARA YASAĞI GETİRİLİYOR

İRAN'IN KIRMIZI ÇİZGİSİ AŞILDI

İRAN- İSRAİL ÇATIŞMALARINDA 8.GÜNÜN BİLANÇOSU

Hizbullah: İran bu barbarlığa karşılık verme hakkına sahip

BM: Çatışmalarda çocuklara yönelik şiddet görülmemiş boyutlara ulaştı

İRAN "İLAHİ CEZA SİCCİL" İ DEVREYE SOKTU

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 30 1 5 60 95
2.Fenerbahçe 36 26 4 6 51 84
3.Samsunspor 36 19 10 7 14 64
4.Beşiktaş 36 17 8 11 23 62
5.İstanbul Başakşehir 36 16 14 6 4 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 36 13 11 12 13 51
8.Göztepe 36 13 12 11 9 50
9.Rizespor 36 15 17 4 -6 49
10.Kasımpaşa 36 11 11 14 -1 47
11.Konyaspor 36 13 16 7 -5 46
12.Alanyaspor 36 12 15 9 -7 45
13.Kayserispor 36 11 13 12 -12 45
14.Gazişehir Gaziantep 36 12 15 9 -5 45
15.Antalyaspor 36 12 16 8 -25 44
16.Bodrum FK 36 9 17 10 -17 37
17.Sivasspor 36 9 19 8 -16 35
18.Hatayspor 36 6 22 8 -27 26
19.Adana Demirspor 36 3 28 5 -58 2

YAZARLAR