1961 Anayasası halkın oyuna sunularak yasalaştırılmış demokratik bir Anayasa idi.
Dolayısıyla “özerklik” ilkesi iktidara gelen Hükümetler tarafından kendi siyasi erkine göre bakılarak benim özerklik anlayışım olarak 12 Eylül’e kadar devam etti.
Prof. Dr. Orhan ALDIKAÇTI tarafından hazırlanan yeni Anayasa ile özerklik ilkelerden ayrılmanın yolu açılmış oldu.
60/80 döneminde özerklik gereği olarak tüm siyasi partilere eşit sürede yer veren bir habercilik yapıldı. Nerde yapıldı? Anadolu Ajansında yapıldı, TRT’de yapıldı. Bazı Gazeteler ve Dergiler de bunu sürdürdü.
Rahmetli Babam, Dr. Cemal AYGEN TRT Haber Dairesi Başkanı idi. Ben daha Ortaokul öğrencisiyim. Her gece yarısı bir Bey eve gelip, elindeki zarfı “Dr. Cemal AYGEN’e verin. Gizli bir belgedir. Açmayın” derdi. Annem, Babam evde değil ise gizli mektubu alır, salondaki yemek masasının üstüne koyardım.
Bir akşam yine aile evde değil, gelen gizli belgeyi aldım. Bir güzel yırttım. Babamın ne iş yaptığını öğrenmem gerekiyordu. İçinde Vietnam'daki olaylar anlatılıyor ve Sovyetler Birliği ile Varşova Paktı üyesi ülkelerin radyo, TV, Ajanslar, Gazeteler ve Dergilerde yer alan haberler ve makaleler kaleme alınmıştı.
Ertesi sabah Babam kalkıp da gizli raporun yırtıldığını görerek beni çağırdı. “Bu belgeyi sen mi yırttın?” diye sordu. “Evet” dedim. “Baba, sen Milli İstihbaratta mı görevlisin? Bunu bilmem lazım. Ben oğlunuzum. Bilme hakkım var” dedim. Rahmetli Babam güldü. “Ben MİT görevlisi değilim” dedi. Hayda, peki Babamın işi neydi? Babam beni karşıma geçerek, “ Ben Milli Güvenlik Kurulu üyesiyim” dedi. “İyi de Baba Güvenlik Konseyi diye bir şey yok ki? Kimsenin haberi yok” diye heyecanlandım.
“Bak oğlum, Milli Güvenlik Kurulu 1961 Anayasasında vardır. Milli Güvenlik Konseyinin Başkanı Başbakan Müsteşarıdır. Üyeler olarak İçişleri, Dışişleri, Turizm Müsteşarları, Genel Kurmayı Batı Dairesi Başkanı temsil eder. Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı yer alır”. “Peki, sen Baba?” diye heyecanla sordum. “Ben, Anadolu Ajansı ve TRT’nin Temsilcisiyim” dedi. “İyi de Baba, MİT ya da Batı Dairesi ne derse o olur! Sizin görevinizin önemi kalmaz, değil mi?” diye sordum. Babam “Bak Emre, özerklik ilkesi bana 61 Anayasasında yer alan bir maddeye dayanarak fikir verme hakkı getirir. Anayasadaki özerklik kanunu ben kaleme aldım. Özerklik, hürriyet demektir” dedi.
Bugün bir Gazeteci meslek arkadaşım TBMM’nde değiştirilmesi istenilen maddeler arasında Türkçenin yanı sıra Kürtçenin de Anayasada yer almasına yönelik çalışmalar yapıldığından söz etti.
Rahmetli Cumhurbaşkanı Sayın Turgut ÖZAL da, RTÜK kurumunu yerleştirirken ‘Türkiye Cumhuriyeti Türkçedir’ Anayasa maddesine bambaşka bir çerçevede bakarak vatandaşlarımızın farklı dil ve lehçe farklılığı gereği haber, kültür dallarında TV Kanalları ve diğer yöntemlerle uygulamaya konmasını gündeme getirmişti. Söylenenlere göre şimdi Kürtçe de Anayasada yer alması istenmekte. PKK’nın lav edilmesi, Militanların silah bırakarak teslim olması, Türkçe dilinin yanına farklı dillerin de yasalaştırma çabaları var ise, işimiz çok zor demektir.
Türkiye’de, yapılması istenilenleri görmek! Nerelere getirilmesinin anlaşılması! Bu dönemin siyaset sahnesinde, çok zor’ Çünkü İktidar da, destekçisi de, muhalif partiler kimin kiminle iş yaptığını anlamak da çok zor. Ne var ki, duyarlılık diye bir mevhum var. Bir tek bunu delemiyorlar.
Hepinize iyi haftalar dilerim, dostlar!