Tansel GEYİK

Tarih: 10.05.2025 11:17

TAŞIN ALTINA ELİNİ SOKMAK

Facebook Twitter Linked-in

Zamanın birinde Padişah yolun ortasına büyük bir taş koydurur.
"Bakalım bu koca taşın karşısında insanlar ne yapacak, kim bu taşın altına elini koyup yoldan kaldıracak?" der ve beklemeye başlar.

Bir süre sonra Veziri arkasında büyük bir kalabalıkla oradan geçer. O koca taşı görür, etrafındakiler döner;
"Yarından tezi yok, hemen bu durumu padişahımıza bildirelim. Taşı yolun ortasından  kaldırmak için bir heyet kuralım." der ve yoluna devam eder.

Aradan biraz zaman geçtikten sonra bir şair geçer o yoldan. O koca taşa methiyeler düzer, şiirler yazar. 
Ama hiç el atıp kaldırmak gelmez aklına.

Taş hala yolun ortasında durmaya devam eder, padişah da yerinden ayrılmaz. Kimin o koca  taşı yolun ortasından kaldıracağını merakla, sabırla bekler.

Ardından bir siyasetçi ardında kalabalık bir  taraftar grubuyla uzakta belirir. Yolun ortasındaki taşı gördükten sonra hemen üstüne çıkar ve;
“Arkadaşlar, gördüğünüz gibi falanca parti bizim ilerlememizi istemiyor, geçtiğimiz yola bile böyle kocaman taşlar koyuyor. Bize engel oluyor! Ama biz yılmadan yolumuza devam edeceğiz!” diye nutuklar atar ve o da  oradan ayrılır.

Koca taş hala yerinde durmaktadır. Kimse o taşı yerinden kaldırıp yolun kenarına koymayı düşünmez.

Zaman geçer. 
Taş hâlâ yolun ortasında öylece durmaktadır.
İleriden oldukça kalabalık bir grup görünür. Başlarında bir molla, ardında müritleriyle birlikte taşın başına gelir. Molla etrafa bakar, sonra müritlerine döner ve:
“Ey kıymetli müritlerim. Söyleyin şimdi ne yapmalıyız? diye sorar.
Sanki önceden sözleşmiş gibi bir ağızdan:
“Şeyhülislam'a gidip durumu anlatalım. O ne derse öyle yaparız efendim!” derler. 
Molla buna itiraz etmez ve:
“Doğru dersiniz. Hemen gidip varalım Şeyhülislam efendimize de ne derse öyle yapalım!” diyerek arkasındaki kalabalıkla hızlıca uzaklaşır oradan.

Padişah çok üzülür, nice insanlar geçti, taşı gördüler ama bir şey yapmadılar diye tam ümitsizliğe kapılacakken ileride genç bir köylü belirir. Sırtında tarlasında yetiştirdiği ürünleri koyduğu koca bir küfe vardır. Nafakasını çıkarmak için pazarda bunları satmak için oradan geçer.

Delikanlı yolun ortasındaki o taşı görünce bir sağa bakar, bir sola. Sırtındaki küfesini yere bırakır,  taşın altına iki elini sokar ve zor da olsa tek başına yolun kenarına atar.

Kan ter içinde kalan delikanlı, dönüp bir bakar ki, kaldırdığı taşın altında bir kese. Keseyi açar, içi altın doludur. Hemen üstünde de padişahın notu durmaktadır.

Notta şöyle yazmaktadır:
"Kesede bulunan altınlar, bu taşın altına elini sokmaya cesaret edebilenler içindir!".

Ondan başka kimse taşı yerinden kaldırmaya cesaret edemez. Taşın altına elini sokmaz.

Evet.
Ne varsa ya yine gençlerde var.
Demek eskiden de öyleymiş, şimdi de öyle.

Kendisini bir kalıba zincirlememiş, tutsak etmemiş idealist gençler olduğu sürece karamsarlığa umutsuzluğa neden yok!

Bir asır önce bunu görebilen Atatürk'ün ülkeyi güvenip emanet ettiği vatansever gençler günü geldiğinde üstüne düşen görevi, değil taşın altına elini, gövdelerini koymaktan geri durmayacaklardır.

Çünkü muhtaç oldukları kudret damarlarındaki o asil kanda mevcuttur!
Hepsi var olsun!

Bu vesile ile;
Bütün kıymetli annelerimizin "Anneler Günü"nü kutluyorum.

Sağlıcakla kalın.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —