Hayrettin ÇAKMAK

Tarih: 14.05.2025 08:56

Terörsüz Türkiye

Facebook Twitter Linked-in

PKK terör örgütü kendini feshetti. Televizyona baktım Diyarbakır’da halk sokaklarda halay çekiyor. Kolay değil. PKK terörü ile yaşanan tam 41 yıl var. Bunun öncesinde de sağ sol çatışmaları yaşandı bu ülkede. 12 Eylül öncesinde bir ara savcılık yapan Mülkiye hocası Prof. Çetin Yetkin Gazeteci Sabahattin Önkibar’a “İstanbul’da balistik inceleme ile aynı silahla, bir gün ara ile hem ülkücü hem de devrimci çocukların öldürüldüğünü tespit ettik” demiştir.

İki kıtayı birleştiren bir ülkeyiz. Eskiden tarihi ipek yolu, bugün ise enerji koridoru üzerindeyiz. Herkesin kem gözü üstümüzdedir. Hulasa çok sağlam durmalıyız çünkü rahat bırakmazlar. 15 bin şehit verdik. 50 bin civarında terörist öldürüldü. Ölenlerin tamamı bizim vatandaşımızdı. PKK öncesi böyle bir sıkıntı yoktu. Bu gerekçelerle insanımız ölmüyordu. Aynı gerekçe ile kamplaşma yoktu. Kendi içimizde kavgalı bir hale geldik. Birbirimizi düşman görmeye başladık. Araç plakalarına bile tahammül edemez hale geldik. Konu iyi anlaşılsın diye anlatıyorum. Ak Parti Bursa İl Başkanı olduğum dönemde beraber çalıştığımız il sekteri arkadaşım, birkaç sene önce ikinci el bir otomobil aldı. Aracın plakası 21 (yani Diyarbakır) hemen her polis noktasında durdurulduğunu anlattı bana.

Yeni bir dünya savaşı ihtimali olan tarih dilimindeyiz. Türkiye olarak siyaseten iyi bir konumdayız. Rusya Ukrayna savaşında “Tahıl koridoru” anlaşmasını yaparak büyük bir sorunu çözen ülkeyiz. Suriye’de Esat rejimi bizim sayemizde son buldu. Pakistan Hindistan geriliminde Pakistan’a güç verdik. Rusya, Ukrayna ile barış görüşmeleri için bizi tercih ediyor. ABD ise bu süreci destekliyor. Böyle bir konumda iç cephemizi tahkim etmeliyiz. Aksi takdirde başarı hayal bile edilemez.

Hegemonyayı yürüten devletlerin dostları olmaz. Çıkarları olur. Terör örgütlerini kurar ve kendi çıkarları için kullanırlar. Hatırlarsanız DAİŞ diye bir terör örgütü vardı. Onlar İŞİD diyorlar. ABD başkanı Trump ilk seçiminde DAİŞ için “İŞİD’i Obama kurdu, yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yaptı” diyerek bir itirafta bulunmuştu.

Prof. Dr. Mahir Kaynak’ın bir tespiti var: “Diyorlar ki, terör örgütleri yeni bir devlet kurma peşinde. Hayır efendim, yanlış. Hiçbir terör örgütü devlet kuramaz. Orta Doğu’daki bütün terör örgütleri “Büyük İsrail” kurulsun diye kurulmuşturdemişti.

Mahir hocayı haklı çıkartırcasına; Tarih 7 Nisan 2019, o dönem HDP Eş Başkanı olan Sezai Temelli, partisinin Mardin Kızıltepe’deki mitinginde “Bugün Türkiye’nin en bereketli toprakları burası. Buralar vadedilmiş topraklar. Musa bütün ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Geldiler bu toprakları da kuruttular” (geldiler kuruttular derken sizce kimi kastediyor)

AK Parti’den Temelli’ye Siyonist suçlamalı cevap geciktirilmeden verilmişti "HDP Eş başkanı Siyonist olduğunu gizlemiyor. Sözde vaat edilmiş toprakları İsrail’e vermeyi ima ediyor. Biz bu toprakları şehit kanlarıyla aldık. Burası vatanımız. Bizim, Siyonist uşaklarına verecek tek karış toprağımız yok!"

Terör örgütü kendisini feshetti ama; kesin sonuç alıncaya kadar temkinli olacağız. Çünkü sütten ağzımız yandı. Bugün Kandil baronları işsiz kaldılar, petrol kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti ile PKK dünyanın en zengin terör örgütü idi. Avrupa ve Amerika yanında İsrail’den de destek alıyorlardı. Batılı güçler terör örgütü kurmakta mahirdir. Üç harf yan yana getir al sana bir örgüt. Askeri alanda eğit donat. Ondan sonra sal ülkelerin üzerine. Bunun için süreç dikkatle götürülecektir. Bazı kişiler bu kararı kabul etmeyip yeni bir yapılanmaya gidebilir. Bölgede bulunan PYD ve YPG gibi oluşumlara karşı devletimiz duruşunu muhafaza ediyor ve edecektir. Özetle söylüyorum ülkemizi karıştırmak için ellerinden geleni yapacak ülkeler ve taşeronları vardır.

Yaşanan süreçte CB Erdoğan’ın iradesi ki bu konuda daha önce de iki kez (2009 ve 2015) girişimlerde bulunmuştur, artı Devlet Bahçeli’nin rol alması ile bugün ki sonuç alınmıştır. Bu hamlelerin bir devlet projesi olduğu açıktır. Bahçeli o beyanatı

CB Erdoğan’dan habersiz vermez. O beyanatın önemi nedir? MHP Türkiye’de Milliyetçi çizgide siyaset yapan bir partidir. Devlet Bahçeli ise ömrünü bu çizgide sürdürmüş bir siyasidir. Eğer MHP ve Bahçeli PKK karşısında en zıt kutup olarak bu konuyu dile getiriyorsa; devlet olarak bu bizim mecburiyetimizdir.

Hücumlar olacaktır. Şehitlerimiz istismar edilecektir. Hele hele sosyal medyada uyduruk tiplerin, internet soytarılarının videolarını göreceğiz. “Dün şunu söylemiştin, bugün ne diyorsun” gibi zırvalamalara şahit olacağız. Bunlara “Hadi ordan” deyip geçin. Çünkü bu proje bir devlet projesidir. Kısaca Beka projesidir. Bu zırıltı erbabı kişiler “gerçekle, gerçek dışı arasındaki farkı ayırt edemeyen” tıbbi tanımıyla şizofreni tiplerdir. Ciddiye almayın. Çünkü “boş teneke çok ses çıkartır” Bunlar var ya darbe gecesi marketlere koşup makarna stok eden ucuz kesimdir.

PKK’dan önce Ermeni terör örgütü ASALA vardı. Turgut Özal CB. Demirel başbakandı. Süreci Özal yönetmişti. Ermenistan Cumhurbaşkanı Leon Ter Petrosyan’la Fransa’da “Özel temsilci” sıfatı ile Alparslan Türkeş görüşmüştür. Bunun sebebi de Demirel Milliyetçilerin ve Azerilerin tepkisinden çekiniyordu. Bu tepkiler zıt kutup tarafından bertaraf edilebilirdi. En uygun isim Türkeş’ti. Özal’da Türkeş’le bu işi yürütmüştü.

Paris’te yapılan görüşme olumlu geçmiş, varılan mutabakat metnini Türkeş getirmişti.
Petrosyan’da aynı metni diaspora Ermenilerine göndermişti.

Mutabakat metninde neler vardı?

Kapılar karşılıklı açılacak, 100 bin ton buğday hibe edilecek (Azerbaycan’a Buğday için sorulmuş, onlarda “ekmek söz konusu iken düşmanlığın lafı olmaz” demiş onay vermişti) 10 yıl içinde 350 milyon dolar kredi kullandırılacak, 100 bin Ermeni’ye peyderpey çalışma izni verilecek vb. Sonuçta ASALA belasından kurtulmuştuk.

Avrupa'dan Ermenistan'a giden insani yardımları organize eden bir derneğin başkanı olan ODTÜ mezunu Samson Özararat’la Türkeş’in konuşmasını çok ilginç bulurum.

Türkeş kendisine; Türklerin Ermenilerle ilişkisi 1915'te başlamamıştır. 600 senelik bir müşterekliğimiz var. Birlikte türküler, yemekler icat ettik dedi ve şu soruları sordu
Malazgirt Savaşı'nı Türklerin Ermenilerle birlikte kazandığını biliyor musun?
İstanbul'un alınmasında Ermenilerin yaptığı kahramanlıklardan haberin var mı?
Fatih’in Ermeni Patrikhanesini nasıl bir fermanla açtırdığından haberdar mısın?
Çanakkale'de Atatürk'ün yanında savaşan Ermeni askerlerin adlarını biliyor musun?
Atatürk'ün bugün kullandığımız alfabeyi Ermeni dil bilgini Agop Martayan'a hazırlattığını ve sonra ona Dilaçar soyadını verdiğini biliyor muydun?"
Atatürk'ün imzasını bir Ermeni güzel yazı hocasının çizdiğini duymuş muydun?"

Özararat şok olmuş ve Türkiye’de okumuş biri olarak bunlardan haberim yoktu der.
IRA İngiltere açısından çözülmesi gereken ciddi bir sorundu. Orada da 35 yıllık bir iç savaş vardı. Bizdeki gibi insanlar hayatlarını kaybettiler. Çözüm için inisiyatif almak gerekiyordu. İngiliz Başbakan Tony Blair "Barış için şeytanla bile konuşurum" demişti. Yapılan gizli ve açık görüşmeler sonucunda 10 Nisan 1998 tarihli anlaşmaya bütün taraflar katıldılar. Anlaşma Kuzey İrlanda'da ve İrlanda Cumhuriyeti'nde onaya sunuldu. Kuzey İrlandalılar yüzde 71,2 ile, İrlanda Cumhuriyeti ise yüzde 94,39 gibi ezici bir çoğunlukla destek verdiler. Sonuçta silahlar betona gömüldü.

Türkiye yıllardır kanlı bir süreç yaşıyor. Sorunları çözmeye kalkanlar sorun üretenler tarafından yok edilmekle karşı karşıya kalmıştır. Daha önce yazmıştım. Önemine binaen tekrar ediyorum:

PKK, terör, devlet, mafya ilişkilerini araştıran gazeteci Uğur Mumcu gizli belgelere ulaştığını telefonda Turgut Özal’a söyler, Özal’da Eşref Bitlis Paşa ile konuşup köşke gelmelerini söylemiş. Turgut Özal bu bilgiyi Adnan Kahveci ile de paylaşmış.

Bu bilgiye sahip olan dört kişiden;

Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde arabasına konan bomba ile suikast sonucu,

Mumcu’dan 12 gün sonra Adnan Kahveci 5 Şubat 1993 tarihinde trafik kazasında,

Kahveci’den 12 gün sonra Eşref Bitlis 17 Şubat 1993 tarihinde uçak kazasında. Bitlis Paşa’dan iki ay sonra Turgut Özal 17 Nisan 1993 tarihinde spor yaparken kalp krizi sonucu öldüler!

Bir devlet görevlisi Uğur Mumcu olayı ile ilgili “Bu tuğlayı çekersek duvar üzerimize yıkılır” demişti.

 

 


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —