ANNELER
BABALAR
TOPLUMLAR
MİLLETLER VE DE DEVLETLER.
İçeride tartışmalarımız başka zeminlerde çok sert bir şekilde devam ederken, düşüncelerimizi ifade ederken dahi, “karşı taraf ne söylüyor acaba?” diye kendi içimizde bir öz eleştiri yapma ihtiyacı dahi hissetmiyoruz.
Oysa zaman, bizim onu okuyup okumadığımızı beklemeksizin, çok sert ve hızlı ilerliyor.
Dijital ve yapay zekâ devrimi, yeni zamanı tanımlıyor ve açıkça diyor ki:
“Eğer bu zamansal değişimi okuyamaz, bireyden başlayarak aile, toplum, millet ve devlet olarak kendimizi bu zamana cevap verecek; kendi değerlerimiz üzerinden anlamlandırılmış bir paradigma ile güncelleyemezsek, kaybederiz.”
Bugün Türkiye’nin bu tartışmalardan çıkarak, iki boyutta çok hızlı hareket etmesi gerekiyor:
1. Küresel ticaretin denge merkezi, yeniden batıdan doğuya kaymıştır.
İngiltere’yi büyüten güç ve 20. yüzyılın başında onu merkez hâline getiren akıl, İngiltere’den sonra Amerika’yı 20. yüzyılın hâkim gücü konumuna taşıyarak; para, ticaret ve üretimin merkezini oraya taşınmıştır.
Bugün ise aynı akıl Asya’dadır.
Asya; uzay, bilişim, üretim, yapay zekâ, ticaret ve finans alanlarında dünyanın denge sisteminin merkezi konumuna gelmiştir.
Tarihi karşılaşma muhtemeldir ki Çin merkezde Asya’yla Amerikan merkezli batı arasında yakın veya orta gelecekte olabilir gözüküyor
Biz ise T.C.DEVLETİ olarak JEOPOLTİK MERKEZ BÜYÜK ANADOLUMUZDA dünyanın kilit taşıyız
Bu merkez;
ANA MERKEZ DEVLET TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİDİR.
Bu gücün etrafında dünya barışının temel gerekçesi olacak çok daha güçlü TÜRKİYE YÜRÜYÜŞÜ gerçekleşiyor.
(Evangelist Siyonist şeytani aklın küresel ölçekteki unsurları rahatsız olsa da bu gerçekleşiyor.)
2. Yapay zekâ ve dijital devrim, insan aklının ve zekâsının; insan ve evrenin sırlarına yönelik akıl ve zeka anarşisti bir modelle soru sorarak, arayarak, deneyerek, keşfederek oluşturduğu bir zaman tanımıdır.
Bugün bu iki büyük değişimi /yani yapay zeka ve dijital devrim ile doğuya kayan güç merkezini/doğru okuyamazsak, yanlış yaparız.
Bu değişimleri, bu topraklardaki varoluş sırlarımızla okuyarak doğru tanımlamalı, ve kendi varlığımız için doğru çözümlemeler yapacak bir akıl üretiyor Türkiye’miz .
Aksi hâlde kaybederiz.
Fakat herkesin üzerimizde hesap yaptığı bu dünyada,
biz bütün hesapları bozacak bir akla,
bütün büyüleri bozacak bir kudrete,
bu gelişmeleri doğru okuyacak zekâya,
tarihsel birikime
ve anlam katacak köklü bir paradigmaya sahibiz.
Ve işte Türkiye bunu başarıyor.
Kimse enseyi karartmasın!
Türkiye, bir daha ne Anadolu toprakları üzerinde Sevr planlarına, ne de Sykes-Picot projelerine boyun büker. Rahat olun.
Yapılması gereken nedir?
Yapay zekânın; insan, aile, toplum, millet ve devlet üzerindeki etkilerini yönlendiren algoritmalar, bu teknolojiyi üreten ve kontrol eden güç merkezleri tarafından kurgulanmaktadır.
Bu algoritmaların negatif etkilerini ortadan kaldıracak ve yapay zekâyı kendi değerlerimiz üzerinden anlamlandıracak acil bir güçlendirilmiş stratejik eylem planına ihtiyaç vardır.
Bu eylem planının temel paradigmaları şunlar olmalıdır:
— Hazreti Âdem ve eşinin soyunun esas alınması, korunması;
— Ailenin esas olduğu, güçlendirildiği ve insanlık için stratejik bir huzur ve barış mekânı olarak kabul edilmesi;
— Milletin, millet olma kimliğinin esas alınması; değerlerin yapay zekâ ile güçlendirilmesi;
— Devletin varlığının yapay zekâ aracılığıyla nasıl daha sağlam bir zemine oturtulacağının belirlenmesi.
Özellikle çocuklarımız için:
— Yapay zekânın oluşturduğu negatif tehditlere karşı, çocuklarımızı koruyacak ve kollayacak bir acil güçlendirilmiş stratejik eylem planı oluşturulmalıdır.
Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları, kanaat önderleri, köşe yazarları…
Hep birlikte bu konulara odaklanmak zorundayız