İnsan o kadar bencil ve doyumsuz oldu ki vicdan, ahlak ve adalet kavramını bir kenara bıraktı.
İnsanı insan yapan değerlere bakışı anlamsız, düzensiz ve sevgisiz leşti. Sanki yakınlaşmasından korktuğu bir şeye duyulan anlamsız nefret gibi soğuk ve katı.
Bunun adına da gelişme, değişme, modernleşme, çağa uygun hareket etme olarak görülür oldu.
Ama maalesef insan nesli kendi kazdığı kuyuya düşmek için hızla yuvarlanıyor.
Öyle ölçüsüz ve dengesiz işler yapıldı ki sıcak ve soğuğun, mevsimlerin, Kuzey ve Güney kutbu arasındaki dengeler bozuldu.
Her sene sıcaklıkta artış gösteriyor ve canlının dayanma noktasını zorluyor.
Bu sene temmuz ayında sıcaklık 40- 50 derecelerden konuşuluyor. Orman yangınları, susuzluk ve dolaysıyla insanın yaşama zorluğu, tarımın ürün verme zorluğu ortaya çıkıyor.
İstemiyorum ve dilemiyorum amma çok değil az bir zaman dilimi sonunda cebimiz para ile dolu olsa da, o döneme denk gelecek insanlar kendilerine, çocuklarımıza yedirebilecek doğal meyve sebze, tarım ürünleri bulamayacaklar. Hayvansal gıdanın temini bile çok ama çok zorlaşacak.
Çünkü bunları yapabilme imkânına sahip iklim ve mevsimler bulmakta zorlanacağız.
Paranız çok olsa bile varlık içinde yokluk yaşanacak.
Bunun önüne geçmek mümkün mü? Evet mümkün olabilir!
Dünyanın etkin devletleri, bilim adamları, yönetenler gelecek tehlikenin farkına varıp ortak bir tavır ortaya koyabilirler.
Öyle olmaz mı diyorsunuz? Evet, bende sizin düşüncenize yakınım.
Ama bir gün gelip tehlikenin yaklaştığını hisseden dünyaya yön veren büyük devletler ve yönetenler veya gerçek ilim adamları çıkar insanlığı doğru çizgiye yönlendirebilir diye düşünüyorum.