Metin KÜLÜNK

Tarih: 10.08.2025 07:16

MAHREMİYETİN ALENİYETİ VE BİR NESLİN TEPKİSİ VE ÖFKESİ

Facebook Twitter Linked-in


Acaba anlayabiliyor muyuz?

Bugün dikkatimizden kaçıyor mu?

Mahremiyetin aleniyetini sadece bir “özgürlük” teması olarak görmek, büyük bir yanılgıdır.

Özellikle Müslüman kimlikle yönetenler ya da toplumda Müslüman kimliği üzerinden varlık gösterenler haksızlık, adaletsizlik ve eşitsizlik gibi İslâm’ın temel kavramlarıyla bağdaşmayan tutum ve davranışlarını Müslüman kimliğinin arkasına saklayan ve hatta “Müslümanlıkla aldatan” bir metodolojiye başvuruyor.

Son dönemde ortaya çıkan “mahremiyetin aleniyeti veya ten odaklı bir tarzın özgürlük başlığı altında sunulması, özellikle 15-30 yaş arası bir kuşağın protest tavrını ve bedensel anarşist duruşunu neden tercih ettiğini düşündürüyor mu?”

Oysa mahremiyetin aleniyeti, insanı kendi özgürlük alanından çıkararak tutsaklaştıran, kendinden uzaklaştıran bir hâl olmasına rağmen,
neden Anadolu topraklarının genetik kodlarına aykırı bir şekilde 15-30 yaş arası gençler bu sınır ötesi aleniyet tavrına yöneliyor?

Hiç oturup; suçlamadan, kanamadan, kızmadan, sınıflandırmadan…
Sadece durup, bulunduğumuz noktadaki tutum, davranış ve tercihlerimizin bu süreçteki rolünü düşündük mü?

Allah, din ve Kur’an ile konuşup; davranışlarımızda ise helal–haram, hak, adalet, liyakat ve ehliyet noktasında Kur’an’ın tam zıttı eylemler içinde olmanın,
bir neslin protest bir kimlikle buluşmasının önünü açtığını ve bunu beslediğini hiç düşündük mü?

Bugün Türkiye’de din odaklı siyaset yürüten siyasetçiler, yerel yöneticiler, kamu yöneticileri, iş insanları, sivil toplum kuruluşları ve cemaatler, tanınmış kanaat önderleri ve diğer yetkinlerin hepsi şapkalarını önlerine koyup düşünmek zorunda değil mi?

Bu gençler, aslında mahremiyetlerini aleni hâle getirmeyecek kadar dikkatliyken neden inatla ve ısrarla sınır ötesi bir aleniyet tavrı ortaya koyuyorlar


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —